Kendin olmak!
Otantik varoluşa
ulaşmak, samimi davranmak, içten konuşmak, ruhunla eylemlerin arasındaki
bağlantıyı koparmamak, maskelerini fırlatıp atmak… Zordur… Ve hatta diye bir
şey nerdeyse imkânsızdır…
"Kendini
bulmak" başlı başına kocaman bir sorunken, bir de kendin olmaya
çalışmak... Kişisel gelişim zamazingolarının ağzına pelesenk olmuş lakırdı…
Kendiniz olun!
OLUR!
Ev de, iş de, okul da, memlekette, sinemada, markette ve en önemlisi ilişkide kaçımız kendimiz olabiliyoruz? Peki herkesin kendi olduğu bir dünyada barış olabilir mi? Dünya barışını düşünecek kadar global bir insan mıyız? Bu bizi ilgilendirmeli mi?
Empati
toplumlardaki çatışmayı önlemek için uydurulmuş bir kavram mıdır?
Yoksa anneme ve
kardeşime de en yakın arkadaşıma olduğu gibi kendim olarak mı davranmalıyım!
Herkes kaldırabilir mi aslında olduğumuz insanla yüzleşmeyi?
Biz kendimize
karşı kendimiz bile olamazken bir de eş, sevgili, evlat, aile, çevre, iş “insanlarımızın”
istediği insan olabilir miyiz? Hepsi birden olduğumuz da çoklu kişilik
bölünmesinden ölmez miyiz?
Kendimiz olduğumuz
da feda edeceklerimizle, onların istediği olduğumuz da kazanacaklarımızı aynı
terazi mi tartar?
Kurallar ve
korkularımız arasında bir yerde mutlu olabilir miyiz? Ya da mutluluk tüm
kurallar ve sahip olup vazgeçemediklerimizden mesai saatleri dışında 3-5 saat
kaçtığımızda, kendimizi kapı girişindeki portmantoya asıp, olmadığımız ama olma
hayalini kurduğumuz kişi gibi davrandığımız da mı bizimle buluşur? Cümle uzunsa
da anlamı kısacık “yalan” değil midir?
Mahalle baskısı,
aile terbiyesi, çeşitli korkular, sosyal statü hep bir şeyleri sınırlar durur.
Bazen karşındaki yalancıya ağız dolusu küfretmek istersin ama gıkın çıkmaz…
Bazen lüzumsuz bir akrabayı kolundan tutup kapının önüne koymak istersin annen
çıkar karşına… Egosu ilkokuldaki çocukla anca aynı yaşa gelmiş bir arkadaşın
ağzına ağzına vurasın gelir “hadi dersin, git şeytan benden görünme”…
İşte bunlar kendin
olamamandandır!
Bir de çok
sevdiğin vardır gidip yolun ortasında sarılıp öpmek istersin… İşte hep onlar,
bunlar sıkıntıdır yapamazsın…
Sen iyisi mi kendin
olma… Yaz, çiz, söyle, şarkılar dinle ama kendin olma!
Şimdi sen kendin
olsan… İş açılır başa… Yaşamında ki yalanları temizlemek zorunda kalırsın,
herkese samimi duygularını anlatmak zorunda kalırsın… Yetmez koca bir ömrü
geriye almak zorunda kalırsın… Eşini, ahbabını, arkadaşını kaybetmek zorunda
kalırsın… Kendin olamıyorsan “kabullen” o vakit… Kaybedilmesi, feda edilmesi en
kolayları, safraları at o zaman…
Çünkü yaşamda bir
an bile gerçekten kendin olabilmişsen, o an tüm yaşamın içinde “varlığını en
doğru” hissettiğin andır. Balıkçı kralın yarası gibidir… O tadı bir kere
aldıysan “unutamazsın!”
Çünkü olmadığın
biri gibi yaşamak yaşamda ki en büyük sıkıntıdır. Bütün “de” leri ve “ki” leri
doğru yazsan “da” (dahi anlamında) başka bir şeyi doğru yapamıyor, yanlış
üzerine yanlış katlıyor olabilirsin…
Çünkü özü hatırlamak
için önce giydiğimiz rolleri unutmak gerekir... Bulmak için önce kaybetmek
gerekir… Kendini kaybet önce, yolun sonundaki ışık seni kendine götürür. Ya da
yolun sonunda ışığa bir pamuk tıkarlar yaşam seni olağan sonuna götürür…
Demek ki!
Birinin boynuna
asılarak durursan, karşındakini yormakla kalmaz, bir gün kendi kolların bile
çekemez ağırlığını düşersin...
Kimseye
dayanmayacaksın! Dünya’da senin Evren de! Kendini geliştireceksin. Büyüyeceksin,
olgunlaşacaksın. Ruhunu da aklını da bedenin gibi besleyeceksin. Önce büyük
olacaksın, farkında olacaksın, sonra dünyanın zevklerinin, aşkın hayatın tadını
çıkaracaksın.
Emanet hayatlara
tutunup ömrü harcamayacaksın! Ne olmasını bekliyorsan; sen öyle oturdukça
olmayacak! Boşuna hayal kurmayacaksın. Boşuna hayallerine ortaklar
bulmayacaksın!
"Yanyana
uçanlar da kendi ayaklarını kendileri tek başlarına yerden kesmişlerdir ne de
olsa."
Hamiş; Kendin olmanın birinci şartı, kendine gelmektir. Kendinde
olmayan insanlar, başkası olmayı başarabilirler ama kendileri olmaya güçleri, nefesleri
yetmez, finişi göremez yarı yolda pes ederler… Sığındıkları mazeretler,
başkalarının zayıflıkları onların zayıflıklarının yansımasından başka bir şey değildir…