Kendimizi
değersiz hissettiğimiz anlar…
Hemen hepimiz yaşamın bir yerinde böyle hissetmişizdir illa ki…
Değersiz, önemsiz… Hak etmediği gibi davranılan... /hak
etmediği gibi… Kilit cümle bu sanırım. Hak ettiğimizi düşündüğümüz değerin belirleyicisi
nasıl kendimiz isek, hak etmediğimiz tavırların kabul edicisi de biz değil
miyiz?
Kendini bir durum ya da kişi karşısında değersiz hissetmek, ilk
önce insanın kendi değerini bilmesi ve bu ''bilirlilik'' neticesinde kimi zaman
bir an, kimi zaman uzun süreler boyunca karşı tarafın kişiye hissettirdiği ve
hissedenin de kendisini kötü hissettiği bir vaziyette kalakalmasıdır.
Kimse, bizim başımıza zorla silah dayayıp bizi kendimize
''değersiz'' hissettirmiyor esasen. Biz izin veriyoruz buna, biz müdahale etmiyoruz,
tolerans gösteriyoruz. Değilse inanın kimse kimseye bu ''hak'' edilmeyen
davranışı yap(a)maz.
Sebep olan bir insan ise kendimizi değersiz hissetmekten
kurtulmak basit aslında; o kişiyle görüşmemek. Bunu yapmak belki zor gibi
görünebilir ama ruh sağlığı açısından bu davranışı yapmak zorunlu bir süreçtir.
Bize kendimizi değersiz hissettirenler, hep bizim aslında
''onlar'' için güzel düşüncelere sahip olduğumuz insanlar değil midir? Yoksa yoldan geçen ahmet efendi bana ne
yaparsa yapsın ben ne kadar kendimi kötü hissedebilirim ki?
Bizi '' iplemeyen'' , '' görmezden gelen'' gerekli gördüğümüz '' değeri vermeyen'' vs. insanlara
ne zamanki aynı hareketi biz yaparız o zaman karşıdaki ses yükselir, '' ben
bunu hak etmiyorum'' Bu minvalindeki tüm kelamlar beni güldürür. E niye? Sen bana kendimi değersiz hissettir,
ben de burada armut toplayım öyle mi?
Değil kardeşim işte, sana verdiğim o ''değeri''-i şimdi geri
alıyorum. Diyesim gelir…
Buna maruz kalan ya da bu çıkılamaz çarkın içinde kalan
insanlar önce şuna vakıf olmalıdırlar kanımca. Yaşamınızda o ya da bu sebeple,
özelinizde, işinizde, arkadaş ortamı içinde size bunu taammüden yapan birileri
var ise buna sebep önce karşının kişilik bozukluğu sonra sizin kişilik
bozukluğunuzdur.
İzin verdiğiniz içinizin aynasıdır. Kendinize değer bulduğunuz şey sizin kendinize
değer biçtiğinizdir.
Kim bir başka insanın değerini belirleme hakkına sahiptir ki…
Bu edilgen hayatların ettirgen kâbusudur…
Kendini değersiz hisseden insanlar mutsuz insanlardır. Bir
ülkede mutsuz insan sayısı ne kadar fazlaysa kendini değersiz hisseden insan o kadar
fazladır. Ve o ülke de zamanla değerini ve değerlerini kaybetmeye mahkûmdur.
Kendini
değersiz hissetmek;
En narsist bünyelerin bile başına gelebilecek hadisedir. Kişinin
karakterine, yaşamsal koşullarına ve ruhsal durumuna bağlı olarak süresi ve
tekrarlanma sıklığı değişse de; tek çaresi psikiyatrlara gidip avuç avuç prozac
almak değildir. Önce durumu kabullenip içe dönmek; sonra da şöyle bir silkinip
her şeye yeniden başlama cesareti göstermektir.
Hepimizin aynı başlangıç çizgisinden yola çıkmasak dahi, aynı
bitiş çizgisinde duracağımızı hatırlayabilmektir.
Herkes kendini özel sanıyor oysa çoğumuz sıradanız ama
hiçbirimiz değersiz değiliz.
Kişi…
Bilsin ki, herkes sadece kendi dünyası çerçevesinde payelenir.
Kişinin en büyük yanılgısı, bir başka kişinin dünyasında bir
anlam, bir konum elde ettiğine hükmettiği an belirecektir karşısında.
Aşılması imkânsız bir duvar olarak üstelik.
Siyah…
Ziftle kaplanmış…
Geniş bir set...
Göğe değin uzanan...
Kendi anlamların kâfi gelmez mi kuzum sana?
Başkasının hayatından anlamlar arzulamak hayal kırıklığı
demektir her zaman..
Bilmez misin?
Senin değerin, sana dairdir…
Sen dışında kimsenin sana lütfedeceği bir değer, mutlak ve
baki olmayacaktır…
Görmez misin?
İçindeki ses sana her dakika bunu bağırır...
Haykırır...
İşitmez misin?
Değmez…
Var olduğunu sandığın değerin,
Pul olduğunu anladığın andaki hayal kırıklığına…
Hiçbir şey…
Değmez…
Biri tarafından değersiz hissettirilmek ya da hissetmeyi en
iyi tarif edebileceğim durum maalesef ki aşağıdakidir.
Tuvaletteyken otomatik ışık sensörünün seni görmemesi… Akabinde
görmesi için içerde tek başına ebleh hareketler yapmak… "ulan içerdeyim
işte, yansana" diye bağırmak… Bu durum dışardan biri tarafından hatta
kendiniz tarafından görüldüğünde ne derece saçma ve komik ise size kendinizi
değersiz hissettiren biriyle mevcut diyaloğu sürdürmeye çalışmak, görünür
olmaya çalışmak o derece komiktir.
Özetle; kendini değersiz
hisseden kişi için dışarıdan gördüğü değer ancak geçici bir etki yaratır.
O değerin gerçekliğini her daim test edip emin olmak
zorundadır. Kendine verdiğin değer kadar
değerlisin. Sev kendini severler seni, süpersin yakında uçarsın gazlamaları da
geçicidir.
Uçurup uçurup yere atıverir.
En nihayetinde nasıl hissediyorsan öyledir mevzusu doğru. Hissiyatı
nasıl değiştiricez konusunda da cevap zamandır, deneyimdir, hayattır... Artık
ağır abiler/ablalar bir el atarlar herhâlde...
Hamiş:
“Fakat kör
insan için elmas da birdir, cam da...
Sana
bakan bir kör ise, sakın kendini camdan sanma…”
Şimdi tahtaya 100 kere yaz çocum, yetmezse kendin için gökyüzünden yıldızlar topla çocum...
“SEN DEĞERLİSİN, SEN DEĞERLİSİN, SEN DEĞERLİSİN........................ “