Anlayamadıklarım;
Anlamak
istediklerimdir aynı zamanda. Lütfen birisi anlatsın, tatlı dille ve sabırla.
Kadınlarla tavla
oynamaya başladıklarında aslan kesilen tavla eğiticisi erkekler…
Çıtır çıtır çıtır
çıtır çiğdem çitleyen delikanlılar…
Topluma açık
alanlar da yüksek sesle erkek arkadaşına kapris yapan ablalar…
Böylesi saçma
sapan bir sürü cümleyle devam edebilirim…
Benim öyle büyük… Evim / arabam/ teknem var’cılar… Ve onların
küçük… yaşamları!
Pilavı çatalla
yeme çabası…
İnsanların
siyasetçilere inanıp, üstüne de onları savunması…
İnsanlardaki
bitmek bilmeyen para kazanma hırsı… Bu hırs uğruna gözlerinin kör olması… Hep
daha fazlasını istemeleri… Hep Pepsi’nin
insanların bilinçaltına yerleştirdiği bir durum bu.
“Daha fazlasını
iste…”
allah’ın tek
affetmeyeceği günahın kul hakkı olduğunu söylediği bir dine mensup insanların
nüfusun yüzde 99'unu oluşturduğu bir ülkede küçüğünden büyüğüne herkesin birbirinin
hakkını yemesi…
Aldatılan
kadınların hepsinin anlayışsız, yetersiz ve yanlış olması…
Aldatan erkeklerin
hepsinin haklı, mükemmel ve mağdur olması…
Her şeye sahip
insanların eksiklik hissetme duygusu…
Sen faturanı nasıl
ödeyeceğinin kaygısındayken, bir yüksek model araba almak derdinde olanların
gece uykularının hangisini alsam diye düşünerek kaçması…
Kocaman popolu çenesi
düşük kadınlar…
Sabah güneşinin
çişliye, akşam güneşinin güzele vurması…
Hiç bir şey
istediği gibi olmadığı için sürekli hayıflanıp sadece sorun çıkarmak için bir
şey söylemeyi adet edinmiş insanlar…
“Anlaşılması zor
biriyim” diyen insanların hep birbirine benzemesi…
“- anlaşılması zor
biriyim
+ bende.
- nassı yani?
+
miyirib roz ısamlışalna !!!! “
Ya
da ne bileyim…
“-
anlaşılması zor biriyim
+
gerek yok. Sevişiriz
-
?!”
İnsanlar
ve ilişkilerle dolu anlaşılmaz bir dünya da insanları ve ilişkileri anlamaya
çalışan insanlar…
"yamuk
yaparsam, bu sana olan saygısızlığımdan ya da benim cibilliyetsizliğimden değil
senin beni anlama kabiliyetinden yoksun olmandandır" ön deyişi...
Ebru
Şallı ile büyük bir aşk yaşayan (!) yakışıklı popçu (!) Sinan Akçıl’ın evlenmeyi
düşünmediğini açıklaması!
Yürürken
camlardan kendine bakan ablalar, otobüslerde çalışılmış kollarına bakan delikanlılar,
tango yaparken aynalardan kendini seyreden partnerler…
Ben
daha uçaklar ve gemilerle ilgili konuyu tam hazmedememişken, üç boyutlu
yazıcının bileklik yapması…
İnsanların
kendini canı istediği zaman dost hissetmesi, canı istediği zaman ortadan
kaybolması, canı istediğinde "ah be neydi o günler" diye içlenmesi… Hem
dost hem bencil olmayı aynı anda becerebileceğini sanması…
Her
şeyin inanılmaz bir hızla değişebilme yetisi…
Annelerin
askere alınmaması…
Bir
şeyi yapmak zorunda olduğumda bir türlü başlayamamam…
Her
depremden sonra Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü’nün çıkıp “beklenilen
deprem” demesi ve insanları uyarmamış olması…
Yaşamın
sınırlılığı ve kısalığına rağmen insanların sıkılacak bol bol zaman bulmaları…
Bazı
insanların sevgi kelebeği olmalara… Feng Shui’nin her derde deva olması…
“Anlayamadıklarım”
anladıklarımdan fazladır bunlar... Ve insansan bu durum normaldir!
Beni böyle
delirtip de saçma sapan yazılar yazdıran tüm eş, ahbap, dost, sevgili, apartman
sakini, yoldaki insan, yan masadaki adam, kornayla sevişen şoför… Sizlere hisli hisli küfrediyorum, esen kalın.
Hamiş; Mevlana’nın
da buyurduğu gibi;
"ne kadar
bilirsen bil, söylediklerin karşındakinin anlayabildiği kadardır"