Gerginlik ve üzüntü sonrası sinirlerin boşalması ile hissedilen, "garip" olarak tarif edilen, sanki fren balatalarının boşalmasıyla uçuruma doğru gittiğinizi fark edip de yapacak bir şey olmadığı için hissedilen kabullenmişlikle karışık bir şey bahsettiğim…
Yüklerinizden,
ayak bağlarınızdan kurtulduğunuz anda hissettiğiniz duygu. Tüy gibi hissetmek…
Ya da "karanlık bir odada bir güneş ışınının içinde uçuşan toz zerreleri"
gibi olmak…
Ve ancak… Ağırlık
ölçü birimidir kimi zaman. Ya da daha doğrusu; belki… Hafiflik ölçü birimidir.
Gerek fiziksel gerekse manevi hafifliğe refere eden.
Az önce tartıda 00
kilo ibaresini görünce hissettiğim durum. Kendimi tüy kadar hafif sandım, bir
ara yok olmanın eşiğindeyim galiba diye düşündüm ama meğer tartı bozukmuş…
Meğer sorun bende
değilmiş, “beni kendi değerleriyle tartan tartı bozukmuş”
Yoksa tüy gibi
değil taş gibi ağır bir hatunum… Değil mi? Lokma olsam yutulmam…
Tüy gibi değil… “Kuş
gibi hissetmek” lazım belki de…
Tüy hafifte olsa
yere doğru düşüyor… Kuş daha ağırsa da kanatları var uçup gidiyor…
Şimdi ben uçtum gittim dün akşam başka bir diyara kondum…
Dedim ben kanatlarım var ne kadar tüy gibi düşebilirim ki… Olsa olsa kanatlarımdır o tüyler benim…
Hem şeytana
söyleyin “tüyü” bende…