Çocuk kalbi taşıyan, gözü pek bedenler...
" ben yerçekimini ait olmaya benzetiyorum. İki olgu da gözlemlenebilir bir mevcudiyete sahip... Ama ikisi de anlaşılmıyor. Yerçekimi kuvvetini biliyoruz ama kökenini bilmiyoruz; doğduğumuz yerlere neden bağlandığımızı açıklamak için de ağaçmış gibi davranıp köklerden filan bahsediyoruz. Ayaklarınızın altına bakın. Tabanlarınızdan fışkıran boğum boğum uzantılar görmeyeceksiniz. Bazen köklerin, bizi yerimizde tutmak için uydurulmuş muhafazakâr bir efsane olduğunu düşünürüm."
Göçebe bir ruh... Bitmeyen
bir huzursuzluk halidir... Detaylarla uğraşmaktan sıkılmaktır... Çok fazla
enerji tüketmektir... Köklenip, dal budak vermeye deli gibi özenip bir türlü
gerçekleştir(e)memektir... Sınırlardan ölesiye ürkmektir... Aidiyet duygusuna
sahip ol(a)mamaktır... Yerleşik düzendekilerden hep farklı bir yerde
olmaktır... Hoşa gitmeyenle, yanlışlarla yaşamak yerine isyan etmek ve gitmek
demektir. ve çoğunlukla genlerden gelen bir ruh halinden kaç(a)mamak
demektir.bazen yerleşikken bile ruhun gitmesi demektir...hiçbir yere ait
ol(a)mama durumudur... Bazen adres belli, yer belli, ün belli iken... Beden
sabit iken ruhun orada ol(a)mama sebebidir...
"biliyorsun
ben hangi şehirdeysem
Yalnızlığın
başkenti orası..."
Demektir... Ve
bazen birileri bu denklemi içinde ve dışında kurabilir... Denklikler
yaratabilir, çoğalabilir... Evlattan kökler salabilirken tüm dünyaya rağmen... Gidememeye
rağmen, kaldığı. Kalakaldığı yerde acı çekmek demektir...
"gerçek
göçebeler, bir yerden başka bir yere gidenler değil, aksine oldukları yerden
kıpırdayamayanlardır. Belli kodlardan kaçarak aynı yerde kalmak için göçebeleşenlerdir."
Belki de...
Zira
Umut işkenceyi
uzatır...
Neden bir insan her
şeyi varken huzursuzdur; diye soranlara...
Göçebe dostlardan
biri ne zaman göçmeye meyil etse... Kalmanın bedene dair bir şey olduğunu
bilsem de gitme demem ondandır...
Bir sürü kalsa da
olur kalmasa da olur varken...
Göçüp gitmek için erkendir...
Göçüp gitmek için erkendir...