“Hayat sen ne kadar
komedisin! Yaparsın, yapmıyorum dersin inanır; yapmazsın, yapmıyorum dersin
inanmaz”
İstanbul’dan çok
da tanımadığım ortak sosyal aktivitemizden dolayı kendisini bildiğim bir
arkadaşın yazdığı bir ileti… Kendisiyle ilgili hiçbir kişisel bağım ve yaşamına
dair bir müdahalem olmaksızın bunun bana çağrıştırdıklarına dair birkaç şey
yazacağım sanırım…
Erkekler ve
kadınlara dair yazılacak şeylerin sonu, ucu bucağı yok... Bir erkek olmadığım
için hiçbir zaman o sistemi tam anlamam kenarlarını tam görmem mümkün
olamayacak. Ancak bir baba, bir erkek kardeş, bir koca, yıllar süren bir
sevgili, erkek arkadaşlar, ümitsiz vakalar ve en önemlisi kendi büyüttüğüm bir
erkek evlat gördüm…
İlişki içerisinde aldatmak
her ne kadar “insani” bir durum olsa da; biz kadınlar bunun erkeğe ait bir
durum olduğunu söylemeyi severiz. Hoş genel yüzde de eminim kadının birlikte
olduğu erkeği aldatma oranı erkeğinkinden düşüktür. İstatistiklere çok
inanmasam da…
Erkeğin aldatma
sebeplerini incelemek, değerlendirmek haddime değil... Eminim her insanın bunun
için geçerli ya da arkasına sığındığı sebepleri vardır… Belki cinsellik, belki
tatminsizlik, belki aradığını bulamamak, belki dahası… Ancak benim derdim şu
aldatma durumuyla değil… Aldatan erkeğin düştüğü yüzsüzlük noktasıyla alakalı…
İşin cılkı
çıkmadan önce “babamgiller” zamanında sanki bu işler daha raconuyla yapılıyormuş
gibi geliyor bana… Evlerde aldatılmak bir dram iken… Oysa şimdi gördüğüm o ki
her iki tarafta son derece gevşek ve yılışık davranıyor olduğu…
Kadınların
dünyasında yıllar geçince, gençlik bitince, umut tükenince ama bir türlü de
vazgeçemeyince çok değişik bir algısı oluyor bu erkeğin. Yormuyor, üzmüyor o
zaman.
Şöyle demişti
görüp geçirmiş bir teyze,
"at benim
çayır elin; otlar otlar gelir"
Ama hala gençseniz
ve eşiniz, sevgiliniz sizi aldatıyorsa ve siz bunu bazen bilerek bazen bilip
bilmeyerek kabule diyorsanız en büyük kötülüğü kendi yaşamınıza yapıyor
olabilirsiniz…
Aldatan erkek;
“aldat” boyunun ikinci
kuşağının erkeklerine verilen addır. Onlar ataları gibi at binip silah kuşanmazlar.
Olayın avrat kısmıyla kafayı bozmuşlardır. Yaptıkları seferler, iki göğüs ya da
bacak arasına doğru olup, fetihleri ile maalesef bir yere varamazlar.
Bu tip adamlarla
ilgili çocukken annen kötü mü davrandı sana klişelerine girmemek lazım elbette,
ancak bu tatminsizlik elbette bir alt doyumsuzluğun sonucudur.
Aldatan erkeğin
alt modeli ve üst modeli vardır kanımca; alt model yakalanma durumunda evlerden
ırak... Kendi hataları nedeniyle eşlerini ya da sevgililerini kaybedince hepten
sapıtırlar… Salya sümük olurlar… Daha da saçmalarlar…
Bir de üst modeli
var bu erkeklerin aldattığı ortaya çıktıktan sonra bile "hadi bakalım
temizle bu boku da hayallerimiz yalan olmasın, devam edelim" , "aşkta
gurur olmaz, seven her şeyi yapar" diyen aptal âşık sevgiliye
"utanıyorum, yapamam" diyerek bir darbe daha vuran erkektir.
Apışır kalırsınız,
ulan şimdi aldatmaya vesile olan ben miyim bile dersiniz, "öteki kadın
şimdi hangimiziz?" çelişkisi boğar... Ama öldürmez… Maksimum birkaç hafta düşünürsünüz aldatılan
ben miyim, uzaktaki diğer kızcağız mı diye. İşin ilginç tarafı bu düşünceyle o
hatunu da sevip düşünürken bulursunuz kendinizi...
Ne yaman
çelişkidir “Erkeğin Nirvana’sının” kadını düşürdüğü durumlar…
Aldatan erkek durumları
kanımca trajik ve komiktir;
Mesela korkuya
kapıldığında iki ölçü aldatan erkek mertebesine erişir ki bu da 2. Kadını da
aldatmasıyla mümkün olur...
"aldatmayan
erkek yok ki " gibi abuk sabuk şekilde kendini savunmaya başlar mesela…
Enselenmediği
sürece, birden fazla insanı eş zamanlı mutlu edebilen erkektir, aldatan erkek.
(acı ama gerçek)
Mutlu edemediği
sadece bir kişi vardır, o da bizatihi kendisidir!
Bir erkek,
dilediği kadar "mutluyum/mutluyuz" desin, şayet aldatıyorsa,
kesinlikle yalan söylüyordur. Ne kadar aksini iddia etse de -doyumsuz değil-
mutsuzdur o erkek.
Bu vesileyle
"mutsuzsan ayrıl kardeşim, ne diye aldatıyorsun?" diyenlerin de
gıdılarından öperim.
Aldatan tüm
erkekler kapı dışarı edilseydi şayet, -değil kafalarını sokacak bir yer bulmak-
emin olun köprü/viyadük altlarına bile sığmazlardı. (rabbim bizi affetsin, âmin)
Çift taraflı
aldatılmayı kabul eden suç ortakları içinde bir gün yazarım… Çünkü evde çok
kocamı bekledim epey tecrübem var aldatılmak konusunda
Hamiş:
“Nedensiz aldatan
erkek sorunludur, nedenli aldatan erkek de sorunludur.
Aralarındaki fark
birinci erkek sorunun kendisidir, ikinci erkek ise bir soruna sahiptir.
a- bu şekilde bir ayrım
yapılması aldatmayı meşru bir hale getirmez.
b- bu şekilde bir ayrım
yapılması aldatmayı meşru bir hale getirebilir.
Ama bir gerçek var
ki yadsınamaz aldatan erkek; bir çiçekçinin gözünden: müşteridir…
Ve unutmamak lazımdır ki;
Açken aldatmışsa
aldatmış sayılmayan erkektir. Çünkü açken "o" o değildir.