Erkeklere haksızlık ediyormuşum,
yazdıklarımda...
Peki... Kadınlara da haksızlık edeyim o
vakit...
Biz kadınlar/ siz kadınlar...
Sorunlu canlılarız...
Aslında yazıyı yazdım bitti... Konu burada
başlıyor ve kapanıyor...
Ama bende kadınım ondan çok yazıp, çok
konuşacağım ..özet yerine...
Hani yazdıklarımdan erkekleri sevmiyorum
sanan varsa bir de kadınlar için düşündüklerimi bilseniz...
Kadın kadar hesaplı, kadın kadar
pazarlıklı, kadın kadar değişken ne var bilmiyorum...
Hiç inanmam "kadına dair" yazılara... Ortalıkta dolaşan methiyelere... Güzellemelere...
Kadına yetişemezsiniz, değişimlerini,
gelgitlerini, mutsuzluklarını, hırslarını, öfkelerini, sevgilerini ya da
sevgisizliklerini anlayamazsınız...
Ve en korkuncu bunu açıklamak için erkekte
ki gibi bir argümanınız yoktur... Şundan ya da bundan deyip geçemezsiniz...
Yorumunuz daha siz yapmadan değişen
tavırdan dolayı manasızlaşır...
Kadın çoğu kez altı boş bir zemin üzerinde
yükselen binadır...
20 yaşındaki kadınlar şöyle, 30'un da böyle
olurlar...40'da yemede yanında yat...50'sinde olumlu...60'da huzurlu yok öyle
bir tarif...
Kadın her daim sorun çıkarmaya
programlıdır...
Kadın yalan söyler... Kadın aldatır... En
kötüsü erkeklerin yaptığı gibi çoğu kez bir başka insanla yapmaz bunu, sizi
sizinle aldatır... Sizi aslında olmayan bir yaşamın içine sürükler... Kurtulamazsınız...
Kaçamazsınız... Birinden kaçsanız diğerine takılırsınız...
Kadın ederini bilir, kadın giderini bilir /
ederi ve gideri yoksa çok tehlikelidir... Varsa yine çok tehlikelidir.
Kadının "ana" hali bile
tehlikelidir... Size olmanızı istediği şekli, yaşamı diretir...
Uğruna neler yapabileceğinizi görmek ister...
Sınırlarınızı zorlar...
Aşkla değil "sahiplenmeyle"
sever...
Kadını mutlu etmek mümkündür... Her şey
tamamsa... Her şey... Her şey ise, "her şey" tamam sandığınızda eksik
kalan ve hala tamamlamanız gerekendir... Asla her şey tamam olmaz...
Çabuk sevseniz olmaz, geç sevseniz olmaz,
kıskansanız olmaz, kıskanmasanız olmaz...
Tam zamanını tutturup sevecekseniz, tam
zamanında kıskanacaksanız, tam zamanında gidecekseniz de... Bir şeyi nasılsa
yanlış yaparsınız...
Size bağı cinsel dürtüleri değildir... Harika
bir erkek olsanız bile sizden vazgeçmemesi için bir neden yoktur... En iyisini
aramaz... Sebebiniz asla çok iyi sevişmeniz değildir... Size bağı kendisinden
başka bir şey değildir...
Anlayamazsınız...
Anlam veremezsiniz...
Şiirler yazarsınız, kitaplar, filmler,
şarkılar... bir bomba koyar ortasına patlarsınız...
Siz birlikte olmak için ölürken kaçarlar,
siz ayrılmak için ölürken sizi bırakmazlar...
Size yaptıkları onları da acıtır, onları da
zayıflatır ama yine de size eziyet etmeye devam ederler...
Öyle sabırlıdırlar ki siz kendinizden
vazgeçene kadar onlar sizden vazgeçmezler...
Kadınlar hemcinslerini sevmezler, hemcinslerini
sevdiğiniz için sizi de sevmezler...
Her şeyin sebebi olarak kendilerini görmek
isterler. Dünyanın onların müdahalesi olmadan dönmesine katlanamazlar... Hadsizlik
değil midir bu?
Bir Aragon olamazlar ama bir Elsa olurlar
ki adama "mutlu aşk yoktur" dedirtirler, öyle kirli, öyle çirkin olur
ki ruhları, Bukowski'nin çirkinliği yanlarında aşk kalır... Mavi gözlü devler
sever onları... Memleket kadar severler... Niezchette'ye öyle acılar
çektirirler ki "tanrı yoktur" der adam...
''kadın, keskin bıçak, taze kan gibi
sıcak''
Kadın
"avcısını seçen tek avdır"
Düştükçe, kanadıkça, kabuk bağladıkça
karakterinde kalan saf kadını kilitler içlerinde bir yere... Anahtarı da bir
güzel saklar kadınlar...
Ma tapınağının dehlizlerinde...
Ve ayrıca bir Bukowski romanından "Kadınlar”dan
bir alıntı da iliştirelim.
''bir kadın olarak doğmuş olsaydım,
kesinlikle orospu olurdum. Erkek olarak doğduğum için, sürekli kadınları
arzuladım. Ne kadar aşağılardaysan o kadar iyidir. Buna rağmen kadınlar -iyi
kadınlar- beni hep korkuttu. Çünkü onlar ruhunuzu ele geçirmek ister. Öyle
olsa, peki o zaman, benden ne kalırdı geriye korumak isteyeceğim?
Açıkçası fahişeleri düşmüş kadınları arzu
ettim. Çünkü ölüdürler onlar ve serttirler. Sizden hiçbir şey beklemezler. Çekip
gittikleri zaman hiçbir şey kaybetmezsiniz. Öte yandan bütün bunaltıcı
bedellerine rağmen, yumuşak, iyi kadınlara da hasret çektim. İki türlü de
kaybettim. Güçlü bir adam her ikisinden de vazgeçerdi. Ben güçlü değildim.
Böylece tüm ömrümce, kadınlarla ve kadın düşüncesi ile uğraştım durdum...''
Tanrı kadınları yarattığına göre dahi
olmalı...
KADIN GÖTÜRÜ USULDE BİR USULSÜZLÜKTÜR,
EZİYETTİR...