30 Ocak 2015 Cuma

UYKUSUZ...



"Uykum kaçtı nereye
Yıkanmaya dereye
Dön uykum ne olursun
Gözlerime geriye"

Kendimi tehdit ediyorum…

Eğer biraz daha uykum gelmezse, 5 dakika içinde uyumazsam, kalkıp bulaşıkları yıkayacağım ya da sabaha bıraktığım e-mailleri göndereceğim…

Bu bünyede ballı süt + uyku hapı + sabah sabah 2 bardak koyu kahve içmenize rağmen dersinde uyukladığınız hoca etkisi yaparak jet hızıyla rüyalara dalmanızı sağlayabilir. Ama şu an işe yaramıyor…

Kendimi bildim bileli geceleri uykusuzluk çekerim… Uykusu az bir bebekmişim… Gece yatakta fenerle kitap okuyan bir çocuktum… Sonra walkman çıktı geceleri kulaklıkla uyuyan insan oldum… Bilgisayar yokken geceleri daktilo ile yazan insandım… Bilgisayar masada dururken ve kocamanken geceleri oturan insandım şimdilerde sağ yanıma yatıp gece boyu bilgisayarda onu bunu izleyen insanım…

Çok enderdir saat on’da bir yattım sabaha kadar deliksiz uyudum durumum… Kesin ateşim vardır, hastayımdır. Başka türlü uyuyamam…  Bünye dayanamaz aniden dalarım bazen sonra alakasız saatte uyanır otururum…

Acayip özenirim deliksiz uyuyanlara… Gece en geç onbir’de yatıyorum sabah altıda ayaktayım diyen herkese dehşetle bakıyorum… Ben de o saatte ayaktayım genelde hiç uyumamış olarak…

Gece uyku kaçınca yapılabilecekler konusunda tez yazarım ama en iyisi “Kriminal” bişiler seyretmektir…  Ayrıca beyni yormak en iyisidir...
5 haneli rakamları birbiriyle çarpmak iyidir... Zaman ve mekân kavramları arasındaki ilişki hakkında düşünmekte iyidir... Resim çizebiliyorsan resim çizmek, astral seyahat yapmakta fena değildir(hiç anlamam)... Ama kafanı duvara vurmak en iyisidir(en çok bu yorar)

Yataktan kendimi yere atarak yerde uyumayı denemişliğim bile var…

Kaçan uyku durumum olsa yapacağımı bilirim… Yakalarım filan ama bende ki gelemeyen uyku durumu…
Bazı geceler yatağa yatıp gözlerimi "fal taşı" gibi açmak suretiyle "uyumamalıyım, kesinlikle uyumamalıyım" demişliğim de vardır. Çünkü akabinde uykunuz benim ki gibi yeterince salaksa uyumamanız gerektiğine inanır ve hemen gelir. Zira uyku gıcıktır, sinirdir. Ve de fesattır. Uyumamanız gerektiği anlarda illa ki gelir.

Uyku düzenimi şöyle anlatabilirim… Uyumak isteyince uyuyamamak, uyanmak isteyince uyanamamak, arada bir istenilen saate uyuyup, istenilen saate uyanıp umutlanmak, sonra yine uyuyamamak... Uyanamamak...

Her zaman görevini yerine getirmekle mükellef devlet memuru değildir ki uyku.
Bazen kaçar gider. Darlanır. Duramaz. İşte o vakitlerde müşkül duruma düşen, uykuya ev sahipliği yapan insan kendiyle baş başa kalır. Duruma yakalandığı zaman geceyse yatağından kalkıp ışığı açmaya bile erinir. Hali yoktur. Bedeninin tüm güç birimleri enerjisini sevdiğine kaçan uykuya tahsis etmiştir. İnsan bu ihaneti fark edip de hayatının anlamını düşünmez mi?  Bedeniniz sizi sırtınızdan bıçaklamıştır. Uyku gürültü çıkarmadan kaçmıştır…  

Sabah yedi çeyrek olmuştur bile…

Şimdi hayatın anlamını ben düşünmeyeyim de kim düşünsün?


Size iyi sabahlar…