Kenar mahalle...
Sanıldığı gibi üzerinde gecekondu olması şart
olmayan mahallelerdir.
1955'e kadar İstanbul'un en zengin
mahallelerinden biri olan TARLABAŞI daha sonra azınlıkların yurt dışına
kaçmalarıyla bir kenar mahalleye dönüşmüş, boş evler işgal edilerek bu bölge
bir suç ve sefalet yatağına dönüştürülmüştür. İçinde şahane isimli sokaklar
barındırır (Sakız Ağacı, Kadın Çıkmazı gibi...) Enteresan bir o kadar da şahane
İstanbul semtidir.. Üsküdar’daki SELAMSIZ Mahallesi de şehrin çok göbeğinde
olmasına rağmen bir tepenin üzerindeki kurtarılmış bölge gibidir. Hâlbuki
evleri apartmanları iki sokak ötedeki diğer mahallelerden farksızdır... Yani
demem o ki "Kenar Mahalle" bir kültürdür...
İzmir'in tepeleri, ilk zamanlardaki zengin
köşklerin olduğu yerler yanlış şehirleşme ile bugün "Kenar Mahalle’ler
olmamış mıdır? DAMLACIK, BAYRAKLI, EŞREFPAŞA, ÇİMENTEPE, KADIFEKALE, GÜLTEPE...
Eski İzmir'in en havadar, en manzaralı yerleri... Birçoğu daha da tepelerine
kurulan toplu konutlarla yok olup giderken beraberlerinde bir kültürü de
götürmekteler...
Eşrefpaşa, Çimentepe… Gültepe… Yaz akşamları
insanların hala kapı önünde çiğdem çitlediği, ağır abilerin mahalleye gelene
kadar 3 kişiyi harcayıp alayına racon kestiği ama sokaktan girdiği anda yanlış
yapmadığı, evde yapılan yemeğin karşı, yan üst ve de alt komşuya da hala
dağıtıldığı, herkesin dar gelirli olduğu ama kimsenin aç kalmadığı, hep beraber
pazara inilen kavga çıktı mı sebebine bakılmaksızın hep beraber girilen, sanki 60’larda
bilemedin 70’lerde zamanın durduğu, evlerin sınırlarının pek de bizim
apartmanlarımız hele sosyetik semtlerimiz kadar kesin olmadığı yerler. Yokluğa
rağmen, suça rağmen, zorluklara rağmen... Kapı önü sohbetlerini,
"Mahalle" halkı olmayı, sokak arası düğünlerini, pencere sohbetlerini
kaybetmeyen yerler... Ve en önemlisi şehirde giderek yok olan tek katlı, iki
katlı evleri hala duran yerler...
Eşrefpaşa delikanlılarının “Behlül” ü…
Şimdilerde artık yapılmayan yumurta topuk ayakkabıların yerine erkek dans
ayakkabıları yapan Behlül… Behlül bey,1923'te kurduğu ayakkabı imalathanesi ve dükkânında,
İtalyan modasını uygulamış. Çünkü mübadele öncesi ve sonrasında Yunanistan’dan
gelen ustalar, beraberlerinde İtalyan mafyasında hâkim olan ayakkabı modasını
da taşımışlar İzmir’e.
Rastlantı mıdır bilmem yıllarca en güzel
tango ayakkabılarını yine bir kenar mahalle ’den Tarlabaşı’nda Necmi Usta’dan
aldım… İstiklal’ in ara sokaklarına terfi ederek az yakına gelse de, o daracık merdivenli,
Tarlabaşı’nın en tekinsiz yerlerinden birindeki metruk hanın üst katındaki yer
benim için harikaydı... İstanbul’a her gidişimde ilk olarak Tarlabaşı’na uğrama
isteğimin tek sebebiydi kendisi. Şimdilerde Mis Sokak’ta olsa da… “Keresteci Recep
Sokak, Safi han, no: 7, kat: 3” benim için bambaşka bir yerdi…
Bir semti yok etmek istiyorsanız önce
esnafını yok edersiniz…
"Kenar Mahalle" iyidir...
"Kenar Mahalle" de büyümek... Büyümektir... Kanınız mavi akmaz ama
akacak kanınız vardır...
Şehrin zorluklarında büyüyen güzel dostlarıma
gelsin bu yazı... Eşrefpaşa’ya gitsin… Canım Hülya’mın taraçasından İzmir’e
bakmak gibidir oralardan İzmir’e bakmak. Oralarda bir büyük’le dünyanın en
tatlı sarhoşu olursunuz semtin körfez'e bakan taraçasından… Bu yazı Hülya’ya
gitsin…
Çimentepe'ye gitsin... Aytaç’a, Burcu’ya,
Faruk’a, Fatih’e, Kemal’e, Gönül ablama, İbrahim abime, gelinlere, torunlara
gitsin… Sokak aralarında ki nişanlara, kınalara, asker vedalarına, sokak
kavgalarına... Bıçkın delikanlılarına gitsin... Gün batımlarının harika olduğu yerdir
Çimentepe. Gün batımlarından sonra gasp, adam yaralama, uyuşturucu satıcılığı,
araba hırsızlarının bol olduğu, sürprizlerle dolu, kimi yeni sakinlerinin
azimli çabaları sonucu gayri meşruda Kadifakale, Tenekeli, Kuruçay’la kapışacak
düzeye gelmiştir.
Tüm bunlara rağmen tekinsiz olan "Kenar
Mahalleler" değildir... Yaşamın kendisidir. Oralar da Aşk… Aşktır… Kuralı, ayıbı yoktur…
Yaşı, başı yoktur… Azı, çoğu yoktur… Ne kavganın ne sevdanın…
Yenilenme projesiyle yok edilen tüm geçmişe
ve geleceğin ruhsuz apartmanlarına gelsin...
Tadımız kaçıyor dostlar... Kutu kutu
minarelerde tüm bunlardan yoksun yaşıyoruz…
Bu yazı geçmişe gitsin…