8 Ocak 2015 Perşembe

KENAR MAHALLE'DE BİR PAZAR GÜNÜ...



Kenar mahalle...
Sanıldığı gibi üzerinde gecekondu olması şart olmayan mahallelerdir.

1955'e kadar İstanbul'un en zengin mahallelerinden biri olan TARLABAŞI daha sonra azınlıkların yurt dışına kaçmalarıyla bir kenar mahalleye dönüşmüş, boş evler işgal edilerek bu bölge bir suç ve sefalet yatağına dönüştürülmüştür. İçinde şahane isimli sokaklar barındırır (Sakız Ağacı, Kadın Çıkmazı gibi...) Enteresan bir o kadar da şahane İstanbul semtidir.. Üsküdar’daki SELAMSIZ Mahallesi de şehrin çok göbeğinde olmasına rağmen bir tepenin üzerindeki kurtarılmış bölge gibidir. Hâlbuki evleri apartmanları iki sokak ötedeki diğer mahallelerden farksızdır... Yani demem o ki "Kenar Mahalle" bir kültürdür...

İzmir'in tepeleri, ilk zamanlardaki zengin köşklerin olduğu yerler yanlış şehirleşme ile bugün "Kenar Mahalle’ler olmamış mıdır? DAMLACIK, BAYRAKLI, EŞREFPAŞA, ÇİMENTEPE, KADIFEKALE, GÜLTEPE... Eski İzmir'in en havadar, en manzaralı yerleri... Birçoğu daha da tepelerine kurulan toplu konutlarla yok olup giderken beraberlerinde bir kültürü de götürmekteler...

Eşrefpaşa, Çimentepe… Gültepe… Yaz akşamları insanların hala kapı önünde çiğdem çitlediği, ağır abilerin mahalleye gelene kadar 3 kişiyi harcayıp alayına racon kestiği ama sokaktan girdiği anda yanlış yapmadığı, evde yapılan yemeğin karşı, yan üst ve de alt komşuya da hala dağıtıldığı, herkesin dar gelirli olduğu ama kimsenin aç kalmadığı, hep beraber pazara inilen kavga çıktı mı sebebine bakılmaksızın hep beraber girilen, sanki 60’larda bilemedin 70’lerde zamanın durduğu, evlerin sınırlarının pek de bizim apartmanlarımız hele sosyetik semtlerimiz kadar kesin olmadığı yerler. Yokluğa rağmen, suça rağmen, zorluklara rağmen... Kapı önü sohbetlerini, "Mahalle" halkı olmayı, sokak arası düğünlerini, pencere sohbetlerini kaybetmeyen yerler... Ve en önemlisi şehirde giderek yok olan tek katlı, iki katlı evleri hala duran yerler...

Eşrefpaşa delikanlılarının “Behlül” ü… Şimdilerde artık yapılmayan yumurta topuk ayakkabıların yerine erkek dans ayakkabıları yapan Behlül… Behlül bey,1923'te kurduğu ayakkabı imalathanesi ve dükkânında, İtalyan modasını uygulamış. Çünkü mübadele öncesi ve sonrasında Yunanistan’dan gelen ustalar, beraberlerinde İtalyan mafyasında hâkim olan ayakkabı modasını da taşımışlar İzmir’e.
Rastlantı mıdır bilmem yıllarca en güzel tango ayakkabılarını yine bir kenar mahalle ’den Tarlabaşı’nda Necmi Usta’dan aldım… İstiklal’ in ara sokaklarına terfi ederek az yakına gelse de, o daracık merdivenli, Tarlabaşı’nın en tekinsiz yerlerinden birindeki metruk hanın üst katındaki yer benim için harikaydı... İstanbul’a her gidişimde ilk olarak Tarlabaşı’na uğrama isteğimin tek sebebiydi kendisi. Şimdilerde Mis Sokak’ta olsa da… “Keresteci Recep Sokak, Safi han, no: 7, kat: 3” benim için bambaşka bir yerdi…

Bir semti yok etmek istiyorsanız önce esnafını yok edersiniz…

"Kenar Mahalle" iyidir... "Kenar Mahalle" de büyümek... Büyümektir... Kanınız mavi akmaz ama akacak kanınız vardır...


Şehrin zorluklarında büyüyen güzel dostlarıma gelsin bu yazı... Eşrefpaşa’ya gitsin… Canım Hülya’mın taraçasından İzmir’e bakmak gibidir oralardan İzmir’e bakmak. Oralarda bir büyük’le dünyanın en tatlı sarhoşu olursunuz semtin körfez'e bakan taraçasından… Bu yazı Hülya’ya gitsin…
Çimentepe'ye gitsin... Aytaç’a, Burcu’ya, Faruk’a, Fatih’e, Kemal’e, Gönül ablama, İbrahim abime, gelinlere, torunlara gitsin… Sokak aralarında ki nişanlara, kınalara, asker vedalarına, sokak kavgalarına... Bıçkın delikanlılarına gitsin...  Gün batımlarının harika olduğu yerdir Çimentepe. Gün batımlarından sonra gasp, adam yaralama, uyuşturucu satıcılığı, araba hırsızlarının bol olduğu, sürprizlerle dolu, kimi yeni sakinlerinin azimli çabaları sonucu gayri meşruda Kadifakale, Tenekeli, Kuruçay’la kapışacak düzeye gelmiştir.

Tüm bunlara rağmen tekinsiz olan "Kenar Mahalleler" değildir... Yaşamın kendisidir.  Oralar da Aşk… Aşktır… Kuralı, ayıbı yoktur… Yaşı, başı yoktur… Azı, çoğu yoktur… Ne kavganın ne sevdanın…

Yenilenme projesiyle yok edilen tüm geçmişe ve geleceğin ruhsuz apartmanlarına gelsin...
Tadımız kaçıyor dostlar... Kutu kutu minarelerde tüm bunlardan yoksun yaşıyoruz…


Bu yazı geçmişe gitsin…