6 Ocak 2015 Salı

HUYSUZLUK...



Huysuz demek ne demektir? (iyi) huylu demek ne demektir?

Konu: Huysuzluk
Özne: Sen, ben, o yok. Biz varız… 

Hatırlayan var mı bu şarkıyı? Aslında bir şiirdir…

“Sen ben o yok… Biz varız
Hepimiz aynı sudan geldik aslında
Farkımız… Toprağımızda
Aynı güneş altında
Aynı havayı solumaktayız
Hepimiz BİRİZ
Birin bir parçasıyız
Ne zaman bunu anlamayız
Veya unutmaktayız
İşte o zaman… KAYBOLMAKTAYIZ”

Diye devam eder şiir… Ama bugün konu “huysuzluk”…

Genetik bir şey olduğu düşünülebilir… Kronik şekilde bir mizaç meselesi ise asaletinden sual edemeyeceğim bir yapısal özelliktir. Ama aynı zamanda “şımarık” bir şeydir… Biraz da hadsiz bir şeydir… Kalp kıran bir şeydir, insan üzen bir şeydir, iç kanırtan bir şeydir, çaresiz bırakan bir şeydir… Bezdiren bir şeydir, uzaklaştıran bir şeydir, heba eden bir şeydir… Güzel duyguları, sevgiyi, güzellikleri yok eden bir şeydir…

Ana mezhebi “huysuzluk” olmayan bir babayla büyümüş bir evlatsanız…

Anlayamazsınız… Annem için “huysuz değildir” dersem “huylulara” haksızlık etmiş olurum… Ama ona sorsan huysuz olan benim. J Bence o ve kardeşim

Kanımca huysuzluk bireyin kendi etrafındaki “yafta makineleri” tarafından icat edilmiş bir kelimedir.

Sessiz sakin yalnız yaşayan birinin durup dururken kendisinin huysuz olduğu sonucuna varması görülmüş bir şey değildir. İlla ki bir vakitler kendisini anlamayan “huysuz” birileri tarafından söylenmiş yahut kendisini anlamaya uğraşmakla boşa vakit geçireceğini düşünmüş “egoist bir tembel” tarafından, kestirip atma gayesiyle yumurtlanmış bir temeli vardır bu sıfatın. Burada “huysuz” olarak addedilen bireyin kendisini anlamayanlara yönelttiği "huysuz" kelimesi, kendisine ithaf edilen huysuz kelimesi kadar yerinde kullanılmıştır. Anladınız dimi?

Yine kanımca bu “huysuzluk iki türdür. Bir tanesi diretme, doğru bildiğinde ayak direme şeklinde inatla tezahür ederken diğeri olur olmaza trip, kapris ve tatminsizlik menşeilidir. Ki bu türü 15 yaşında ergen tribinden beter olup, insanda kafa göz dağıtma, direk konuya dalma hissi yaratır. En azından ben de. J

Huysuzluğunu tatlılıyla süslemiş bireyler olduğu gibi, huysuzluğunu kaknemliğiyle birleştiren olağanüstü kişilikler de vardır… Dinlenmeden kaç. J

Kimi huysuzluk saatlerimde, bağırsam rahatlarım diye düşünüyorum. At gibi kişnesem bile olur, ama elâlem ne der sonra? Keşke kusma poşetleri gibi, bağırma poşetleri de olsa. Dışarıya ses sızdırmadan tüm gücümüzle bağırsak… Fazla ses kalmasın içeride, yankı yapıyor bünyede…

Bu huysuzluk bazı kişiler de başkalarının iliğini kemiğini kurutarak ve sabrını zorlayarak kendini iyi hissetme durumudur. Valla öyledir. Bunu cümle içinde kullansam sanırım bazıları iyice huysuzlaşır. Huysuz kelimesinin içerisinde “uyuz” kelimesi barındırması asla bir rastlantı olamaz, aynen “huzursuz” kelimesi ile yakın akrabalığı da dikkat çekicidir.

Huysuz erkeğin tarifi çok kolaydır. Düzeni bozulduğu zaman umut ve mutluluk namına hiç bir şey bırakmaz karşı tarafta... Beğenmez hiç bir şeyi, her şeyin doğrusunu güzelini o bilir. Kusur bulmadığı tek bir detay yoktur gibi. Ukala olmakla, kültürlü olmakla, huysuz olmayı karıştıran erkektir. Huysuzluğu ruh hastalığı olmadığı sürece güleryüz, anlayış ve sabırla fabrika ayarlarına çekilebilir erkek insan…

Ama kadın… Ama kadın… Onun fabrika ayarları “huysuz” olduğu için çoğu zaman çaba nafiledir… Haksızlık ettiğimi düşünen kadın var ise önce aynaya, sonra etrafındaki kadınlara baksın… En küçük şeyden nem kapan, sorun hale getirip insanları bezdiren bir sürü kadın tanıyorum. Olmadık şeylerden nem kapabilirler üstelik başkaları daima yanlıştır, kendileri daima doğru yaparlar, yanlışları asla eleştirilemez. Ufak şeylerde mızır mızır gezinmeye başlarlar, çoğu zaman arkadaş çevreleri dardır. Yoktur demiyorum… Tahammül edebilen azdır diyorum. J  Eş, sevgili durumuna bakarsak… Sevgililerinden asla memnun değillerdir, eşleri varsa zaten mutsuzdurlar… Terk edilmezler… Terk ederler. J Yani adam zaten çoktan gitmiştir de onlar bunu fark ettiklerinde konunun altını çizmek onlara düşer… “Ay çekemedim” ağızlarına çok yakışır Ortak özellikleri hep bir başkasına “huysuz” demeleridir…

Huysuz “sevgili” “eş” için ise denecek birkaç kelam var elbette… Lafı gerisinden anlayan, hasta ya da yorgun olmanıza aldırış etmeden kendisiyle ilgilenmediğinizi öne sürerek sürekli problem çıkarabilme potansiyeline sahip, söylediğiniz güzel sözleri bile abuk sabuk yerlere çekerek trip yapıp tartışma çıkaran, sabrettikçe zıvanadan çıkıp iyice üstünüze gelebilen, tez vakitte “eski sevgili” “eski eş” mertebesine erişmesi gereken ömür törpüsüdür. İnsanı huzursuz eder mutsuz eder; ama “aşığım lan” diye gözü kapalı giden salak birine denk gelirse yazık be demem iyi olmuş derim. Aşkı, sevgiyi yanlış yerlerinden anlayanlara müstahaktır böyleleri…

Bu kadar huysuzluktan bahsetmişken, arkadaş toplantılarında, konuşma aralarında, eğlenceli gecelerde ne zaman çalınsa tarafıma ithaf edilen o şarkıyı anmadan geçemeyeceğim…

"şarkılar seni söyler, dillerde nağme adın aşk gibi, sevda gibi huysuz ve tatlı kadın"

Sağolun var olun. J Ama unutmayın bazı huysuzluğun ayarı sizin durduğunuz yerdir
Huysuzluk yapma bana, Allah’ına kadar yaparım sana
İşte o zaman huysuzluğum tadımı bastırır.
Bence hayatı zorlaştırmayınız, kolaylaştırınız. Bana “huysuzluk” yapmayınız. J


HAMİŞ: Varlığın izafiyetini mertek kafalara öğretmek için uğraş veren “huysuzlar” için bu nafile çabalarının genelde bir fayda vermekten uzak kaldığını esefle bildirmek isterim… Yine de “Huysuzluğa” devam J

Yaşasın “Huysuzluk” sonuna kadar “Huysuzluk” J
Sokaklara levhalar asmak istiyorum…

“HUYSUZLUK ETMEYELİM, EDENLERİ UYARALIM.”