21 Ekim 2014 Salı

YÜZÜMDEN MEVSİMLER GEÇSİN…

Mevsimler… Hava değişimlerine göre kategorize edilmiş, insan psikolojisiyle arsızca oynayan, Mikail yönetimindeki zaman dilimleri…

Mevsimleriniz, halleriniz, ahvalleriniz…siz…

İlkbaharın bazen depresif bazen sevinçli bi ruh hali olur. Sonra yaz gelir tatil zamanıdır hiç bitmesin istersiniz. Keyif yaparsınız, gönlünüzce gezer tozarsınız, yaz aşkları yaşarsınız. Sonbahar gelir bi burukluk olur içinizde biten yaz günlerinin özlemi sarmıştır dört bir yanınızı. Kış gelir üşürsünüz ama keyiflidir mesela sıcacık evinizde çay açıp saatlerce film izlemek... Sonra bu kısır döngü devam eder…  

Küresel ısınma mevsimlerin bu kısır döngüsünü kırmış gibi... Kendi kısır döngülerinden şikâyet eden insanoğlu mevsimlerin kısır döngüsünün kırılmasına tepkili… Sebebi ise dünyanın sağlığı...
İşte burda aklıma takılan soru kendi kısır döngülerimizi kırmak bizim için ne kadar sağlıklı?

Malumunuz, boku çıktı dünyanın…

Mesela artık mevsim geçişi diye bir şey kalmadı. Ayın 24'ü sıcak, 25'i bir den soğuyor veyahut tam tersi. Bir günde değişiyor mevsimler. Kendi içerisinde de dengesiz. Ya çok sıcak ya çok soğuk… Bence en güzel mevsimler olan ilkbahar ve sonbahar da karakterlerinden ödün verip silinip gidiyorlar.

“griinpiis” stili olacak ama teşekkürler insanoğlu... Dünyanın içine ettik… 

Kendimiz de dâhiliz buna

Yani insanlık… Onu da beter etmedik mi?

İnsanların yüzlerine bakıp mevsimlerini anlayabiliyor musunuz artık?

Kaybolan ifadeler dolu dünya… Sanki herkesin aynı bakışı dünyaya… Sevgisi yüzünden gözünden anlaşılan insanların giderek azaldığı bir yerdeyiz adeta.
Bende insanların bakışları kalır. Yaşamıma dokunmuş herkesi bir bakışıyla asarım hafızamın portmantosuna… Nasıl bakıyorsa gözleriniz bana, bende tarifiniz öyle kalır. Dedikleriniz ya da düşündüklerinizle değil. Gözünüzde gördüğüm benle…

Yaz gibi bakanlarınız var eğlenceli, geçici ve güzel…

İlkbahar gibi olanlarınız var naif, duygusal ve sevecen…

Sonbahar bakışları var kiminizin tekinsiz, önlem gerektiren ve hüzünlü…

Kış kadar soğuk bazılarınızın bakışları, ifadesiz ve tek renk…

Unutamadığım bakışlar var hayatımda, kalabalığın ortasında, bir büroda bir sürü arkadaşın arasında, ben konuşurken bambaşka bir şeyi düşünen bakışlar var, şefkatle bakan gözler hatırladığım gibi, bana bakarken dudakları sevecen gözleri öfkeli insanlarda hatırlıyorum… Bir iki tanesi hafızamda kazılı…

Oğlumun gözlerinde bana bakarken gördüklerim en gerçekleri… Sevgi, koruma, öfke, sorular, kırgınlıklar, özlem, kavuşmalar… Bir yaşamın tüm mevsimleri…
Yüzünüzden geçen mevsimlerdir gözleriniz… İfadesini kaybetmeye başladığında mevsimleri şaşmaya başlar, dünya gibi kirlenmeye başlamışsınızdır. Artık dengeleriniz kaybolmuştur. İnsanın gözlerinin namusunu kaybetmesi kadar ürkütücü bir kayıp yoktur.

Eğer gözlerinizde yalanlar, hırs ve saldırganlık varsa artık, ruhunuz eskidir, kirlidir ve bedellidir.

Küçük çocukların gözlerine bakın… Onlarda merak, kaygı ve sevinç görürsünüz. Kirlenmemiş denizler, yemyeşil ormanlar tertemiz hava gibi…

Sahi kaçınızın /mızın mevsimleri gerçek…

Hamiş:  Yağmur mevsimleri geliyor ya aklımda hep bir soru…

"yağmur yağınca deniz çoğalır mı? Senin gözlerin bana bakmazsa ben azalır mıyım?”