11 Ekim 2014 Cumartesi

ÖYLE BİR HAVADA GEL Kİ!

Vazgeçilmezleriniz nedir?




Kanımca yalnızca büyük kayıplar yaşamamış olanlar inanabilir vazgeçilmezlerin varlığına ve sadece evlat sahibi olanlar bilirler vazgeçilemez tek şeyin evlat olduğunu…

Başka bir vazgeçilmezim var mı bilmiyorum…

Ailem, evim, dostlarım, kedilerim…

Sizinkiler neler? Aşağı yukarı aynı değil mi?

Ya vazgeçebildikleriniz neler? Önce sahip olduklarınız ya da sahip olduğunuzu düşündükleriniz değil mi? Bir şeyi vazgeçilmez kılan nedir… Sevgi dışında… 
Bazen sevgi değildir cevap…

Aşağıda bahsi geçen vazgeçmeler bu vazgeçilmezlere dair değildir. Biri gider biri gelir durumlarda ki vazgeçilmezlerdir bahsi geçenler. Vazgeçilmez diye bir şey yoktur aslında. Çünkü;

Vazgeçilmez demek acizliktir bırakmamak değil bırakamamaktır. Bir şeyin vazgeçilemez olduğunu sanmaktır. Vazgeçtikten sonrasından korkulmasıdır. Vazgeçtikten sonra çekilecek olan acının o varken çektiğin acıdan fazla olacağının düşüncesi o şeyi vazgeçilmez kılar. Vazgeçilmez demek bilgisizliktir. 

Vazgeçilmez demek korkaklıktır. Ve herkes vazgeçer.

"insan vazgeçebildiği şeylerin karşısında güçlü durur" önermesinin doğruluğu göz önünde bulundurulduğunda sık sık yapılması gereken eylemdir vazgeçmek.
Yaşamsal anlamda bir şeylerden vazgeçmek benim terazimde hayal kırıklıklarının umutlara karşı daha ağır gelmesidir... Bazen en doğru seçimdir. Bazen tercih hakkını kullanmaktır.

Asıl koyan vazgeçişler istemeden, mecburen yapılan seçimlerin sonucudur. Öyle şartlarla karşı karşıya kalınır ki, o boktan durumu kabul etmekten başka çare kalmaz, istenen şey istemeden bırakılır. Gözlerden, sözlerden vazgeçilir…

Bazen yeni başlangıçlar yapabilmek için, geçmişten vazgeçmek gerekir. En zoru da budur sanırım. Vazgeçmek bırakmaktır, kabullenmektir. Elde edilmesi istenenin gerçekleşme hayalleri ne kadar uzun süre kurulmuşsa, vazgeçilmesi o kadar zordur. İstemek bağımlılık yapar. Her tutku, yokluğunda ne yapacağımızı bilemediğimiz bir alışkanlıktır.

Vazgeçmek, kolay olmamışsa, yapıldığında kurtuluştur, özgürleşmektir.

Ve ancak…

Vazgeçmelerin en tehlikesi vazgeçiyormuş gibi yapmaktır. Evet, öyle yapmaktır.
Dolambaçlı yollardan yürüyebilir, "taktik icabı" vazgeçiyormuş gibi yapabilir insan. İntihara meyilli olduğunu dillendiren liselinin çevresine tutunmak için intiharı, yani hayattan vazgeçmeyi, pazarlaması gibi insan da sürekli vazgeçiyormuş gibi yapabilir, diyorum. Kötüsü (ya da iyisi?) yalanların en tehlikelisinde olduğu gibi kendisini de kandırabilir insan. Yerse.

Aşk da öyle… Ömer Seyfettin’in diyet ‘inde kolunu, Yavuz’un nasırını söküp attığı gibi söküp atmayı, kesip geçmeyi bilmeyen geceyi gündüzle hemhâl eder.

Vazgeçmeyi bilmeyen gün yüzü göremez.

Strateji, vazgeçmeyi bilmektir.

Hamiş: Tanım yaptım, örnek verdim, bir de cümle içinde kullanayım da tam olsun bari:

"bigün ben senden vazgeçtim..."