Herkesin var bir saplantısı benim ki “kusura bakma”…
Bana ne yapmış olursanız olun üstüne bir “kusura bakma” deyin… Tavsiye
ediyorum.
Bu lafı duyduğum anda zaten ne yapıldığını unutuyorum. Sadece bu
lafa takılmaya başlıyorum. Bir kelime tamlaması ya da minik cümle, her neyse
işte bu derece mi yalan, riya dolu olur.
Kusura bakma; *çok uzatma / *aman tamam ya / * ya neyse ya… Türevi
bir cümle benim için.
Bazen çeşitlenir de tahammülü denemek istercesine / *kusura
bakma ya / *tamam kusura bakma ya.../* tamam ya kusura bakma… her türlü
tamlaması kabulüm dışıdır.
Kusursuz olduğunu düşünen bol kusurlu insanların günlük hayatta
ağzından düşürmediği söz öbeğidir bana göre. Her ne kadar özür dilerim anlamına
gelse de hatayı daha az kabullenici, suçu paylaşma eğilimi içeren bir ifadedir.
Özür dilerim diyen insan hatasının farkında olan,
karşısındakinden af dileyen insandır.
Oysa kusura bakma diyen insan; yaptığının hata olduğuna kendi de
tam olarak inanmaz. Ortada var olan bir kusur varsa ki olmadığına inanır
genellikle, özür dilenmesi gereken insanın bu kusuru fazla abarttığını düşünür.
Özür dilemenin gerekli olduğu hallerde özür dilerim demek daha
insanidir.
Kusura bakma ise tuzun kalmadığı, ekmeğin bittiği falan gibi
durumlar için uygundur.
Özür dilemek "hatalıyım kabul ediyorum beni affet"
anlamı katarken kusura bakma demek "şuna kusura bakma diyeyim de tatsızlık
çıkmasın konu kapansın" anlamı katabiliyor konuya.
Ortadaki durum neyse, durumun can sıkıcı kısmının tamamen karşı
tarafa yüklenmesidir.
“Ben bir kusur işledim ki işleyebilirim, aman canım sen de
azıcık alttan alıver de bu seferlik görmezden gel, kusur görmeyiver demektir”
kusura bakma demek. O nasıl bir karakterdir ki kabahatini bilip, hiçbir şey
yapmayıp, görmezden gelinmesini isteyebilecek kıvamdadır?
Oysa kişi bir kusur işlediğini düşünüyorsa, bunun sorumluluğunu
üzerine alıp, özür dilemelidir karşısındakinden. Ortada bir "kusur"
olmadığını düşünsem bile bu lafı duyduğumda, söyleyen kişinin kredisi benim
gözümde anında sıfırlanıyor.
Öyle de rezalet bir laftır benim için.
Ne zaman biri “kusura bakma” dese içimden biri fırlayıp “iş
işten geçti, seveceğim gezeceğim görürsün sana neler edeceğim” demek geliyor.
Demeli aslında en azından birlikte eğleniriz diye düşünüyorum. Ya da “hiç
söyleme daha iyi. Valla bak. O zaman daha samimi gelirsin bana. Severim belki
seni yeniden” diyesim geliyor.
Kusura bakma bende kusura bakılması gerektiğine işaret ediyor...
Hele ki sert bir vurgu, ritmi artan bir konuşmayla geliyorsa bayağı bayağı
kusur var orda gibi geliyor. Birde arkasından a'sı uzun bir "ya"
geldiğini ise düşünmek bile istemiyorum.
Şimdi ben kusur işleyip kusura bakma diyenlere anlayacakları
lisanla
"sağa bişey deyim, gusra bakma da pek malımışıng."
desem ne de güzel olur pek de güzel olur kanımca J
“Kusura bakma”yın ama başlıkta yalan var… altında “bayram”
yazısı yok J
Hamiş; bayram evlatla kutlanır, evlatların ölmediği, yüzlerin
güldüğü, evlerde insanların açlıkla, yoklukla savaşmadığı yerde kutlanır,
danaya koyuna girerek değil… İnsan severek kutlanır. Gönül yıkmayarak kutlanır.
Birlikte, beraberlikte kutlanır… dört gün tatil çalışma Türkiye’m nasılsa şeyin
şeyine denk ebesini öpiim …
Not: aşağıdaki fotoğrafında konuyla bir alakası yok ama gönül biliyor ya
İzmir’i ne kadar sevsem de Bodrum’da olaydım geçiyor içimden. O nedenle koydum
bir Bodrum fotosu... Hem kuşlar... hem Bodrum....
fotoğraf: tolga şenergüç / sanatçıya saygı :)