“Bu ne beter çizgidir bu
Bu ne çıldırtan denge
Yaprak döker bir yanımız
Bir yanımız bahar bahçe”
Hükümsüz...
Meali: yürürlükten kalkmış…
Sadece kaybolan kimlik
parçalarını değil, artık geçerliliği kalmamış sözleri, kararları,
yeminleri, yürekte unutulmuş yükleri, verilmiş sözleri, unutulmuş insanlığı da kapsar.
Duyurulur.
Hükümsüzdür!
Hayat denilen, kimine çok
uzun, kimine kısacık bir an gibi gelen yolculuk; neden bunca yükü vurur
sırtımıza? Hep acelemiz varmış gibi, telaşlı, üzgün, yorgun, az keyifli genelde
mutsuz, içinde hep “daha” taşıyan bu koşuşturma neden? Daha zengin, daha mutlu,
daha güzel, daha yalnız, daha çok ve bir dolu “daha” yüklü sıfatlarla örülüyor
çevremiz…
Gönüllü yaşam mahkûmluğu
böyle olmalı. Geldik ya bir kere, tekâmül etmeden dönmeyeceğiz. İyi ama ruhumun
dayanacağı bir direk bulmak lazım... Elinde tuttuğu bir torba bile ağır
gelirken insana, yüreğe basan bunca ağırlığı neyle taşımak gerekiyor?
Yüreğin hasar almışsa bir
kere, zamanla su alıp batarsın. Gemiler gibi işte!
Yüreği de kıyıya çekiliyor insanın
bazen. Bakıyorsun, ileride başka bir iş için kullanılacak bir organdan öteye
gitmiyor.
Bunları düşününce, dedim ki,
bütün sözlerim geçersizdir. Attığım imzalar, verdiğim tüm yeminler,
antlaşmalar, kontratlar, aşka dair ne demişsem sevdiğime, dostluğa dair ne
dediysem dostuma hepsi hükümsüzdür.
En azından dürüst bir duruş
olur bu!
Taahhütlerimi herkes kadar
tuttum, herkes kadar bozdum bende…
Kaç yaşama tanıklık ediyorsa
manzaram, o kadar sevda kırıkları dolu etrafım. Hepsi birisine, tutamadığı,
tutamayacağını bildiği sözler veriyor.
Genetik olmalı, Adem ile Havva’yı
hatırlayınca, Tanrı’ya verilen sözü bile tutamayan insanoğlu, kendi cinsine
söylediğini ne kadar süre koruyabilir ki? Kafam bozuldu benim, verdiğim bütün
sözler hükümsüzdür, hepsini ikinci bir emre kadar aşklarımın, dostluklarımın,
emeklerimin, arkadaşlıklarımın üstünden çekiyorum.
Defalarca
"unuttum" deyip, dediğimi yuttuğumda, defalarca bir daha bana bunu
kimse yapamaz deyip yapıldığında sustuğumda, durduğum yerde durup, kıtalar boyu
yol aldım sandığımda, masumiyetimizi koruyamadığımızda, dünya
acımasızlaştığında, düşünceler yakılırken fidanlar bombalandığında, ölen
çocukların dini ırkı kökeni sorulduğunda… Şiir okumadığınızda, Gökyüzüne
bakmadığınızda, dilinize doladığınız yaradandan korkmadığınızda, kedileri
köpekleri çocukları tekmeleyerek öldürdüğünüzde…
Ve ben tüm bunları gördüğümde…
Anladığımda,
Kaybettim sözlerimi,
hükümsüzdür…
Artık ne yapsam, ne desem ve
ne demesem, neye gülsem ve neye üzülsem, neyi konuşsam ya da sussam hepsi
hükümsüzdür…
Çünkü çocukların öldüğü bu
dünya da bir dost kaybetmek, bir aşk kaybetmek, para pul kaybetmek HÜKÜMSÜZDÜR…
“Kaybettim bugün kendimi,
hükümsüzdür
Sonu yok bunun, boşluklardan
boşluk beğendim
Vazgeçtim bugün her şeyden
halsiz şu kalbim
Kan revan içinde hep kanamaz
denen yerlerim…”