8 Şubat 2016 Pazartesi

BANA DAİR...











tercihinizi yapın; 

insan kazanmak, insana yatırım yapmak yaşamı insanlarla yaşamak ... ya da...

ince işler bu insani işler...
içinde hatır var, gönül var, sevgi var, vefa var... ya da yok...


vefa'ya kafam takıldığında hep şunu düşünürüm, sürüncemeli bir mevduatın ortasındaysanız, sizin hesabınız zaten feshedilmiş demektir ki her halükarda çırpınmak manasızlaşacaktır...
aslında hatırımızdan çıkaramadıklarımızdan çok unuttuklarımız kadarız...

Yunus boşa dememiş...
"bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil..." diye...

ne çok giden oldu bu yaşamdan.. ne çok biten oldu...
iş gitti, eş gitti, sevgili gitti, arkadaş gitti, evlat saydıkların gitti...
kimsenin yeri boş kalmadı... biri gittiyse biri geldi...
bir babanın yeri hiç bir şeyle dolmadı...
kimisinin yerine ise önyargılar, temkinler geldi...

yaşamak için iş nasıl devam ettiyse, geri kalanı da devam etti ...
"vefa" fantezisinin olmadığı yerde vefasızlığın da olmadığını bilmek lazım...

yeryüzünün henüz tanışmadığımız renkli ve güzel insanlarla dolu olduğunu görüp eskicilikte ısrar edip de küflenmemek lazım...

Aklıma Uğur Mumcu’nun bir köşe yazısında;

“Biz unutkan bir ulusuz. Olanları bitenleri çabuk unuturuz. Bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız, sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur.” dediği geldi...

nitekim bu ülkenin insanları O'nu da unuttu...

ya benim unuttuklarım.../sabrımın sonudur bir anda unutuvermelerim....
yine de insanlarla kalabalıklar da yaşama inadım...
yılsonuna daha çok hesap var... ama şimdilik....

Demem o ki, hayali kurulası, ‘uyuşup’ da unutulmayası, anılası, anlatılası, paylaşılası güzelliklerin gerçek olması, yatağında çarşafının altına saklı bezelye tanesinden rahatsız olup uykusu bölünen prensesin rüyamıza girmesi ve hayra yorulması dileğiyle…

bu yazdıklarım "bana dair"


tercihizi yapın... ya iyi uykular... ya iyi haftalar...