tercihinizi yapın;
insan kazanmak, insana
yatırım yapmak yaşamı insanlarla yaşamak ... ya da...
ince işler bu insani
işler...
içinde hatır var, gönül var,
sevgi var, vefa var... ya da yok...
vefa'ya kafam takıldığında hep şunu düşünürüm, sürüncemeli bir mevduatın ortasındaysanız, sizin hesabınız zaten feshedilmiş demektir ki her halükarda çırpınmak manasızlaşacaktır...
aslında hatırımızdan
çıkaramadıklarımızdan çok unuttuklarımız kadarız...
Yunus boşa dememiş...
"bir kez gönül yıktın
ise, bu kıldığın namaz değil..." diye...
ne çok giden oldu bu
yaşamdan.. ne çok biten oldu...
iş gitti, eş gitti, sevgili
gitti, arkadaş gitti, evlat saydıkların gitti...
kimsenin yeri boş kalmadı...
biri gittiyse biri geldi...
bir babanın yeri hiç bir şeyle dolmadı...
bir babanın yeri hiç bir şeyle dolmadı...
kimisinin yerine ise
önyargılar, temkinler geldi...
yaşamak için iş nasıl devam
ettiyse, geri kalanı da devam etti ...
"vefa"
fantezisinin olmadığı yerde vefasızlığın da olmadığını bilmek lazım...
yeryüzünün henüz
tanışmadığımız renkli ve güzel insanlarla dolu olduğunu görüp eskicilikte ısrar
edip de küflenmemek lazım...
Aklıma Uğur Mumcu’nun bir
köşe yazısında;
“Biz unutkan bir ulusuz.
Olanları bitenleri çabuk unuturuz. Bugün yarın kanlı olaylar için yas tutarız,
sonra, daha önceki olaylar gibi bu son kanlı olay da unutulur.” dediği geldi...
nitekim bu ülkenin insanları
O'nu da unuttu...
ya benim unuttuklarım.../sabrımın sonudur bir anda unutuvermelerim....
yine de insanlarla
kalabalıklar da yaşama inadım...
yılsonuna daha çok hesap
var... ama şimdilik....
Demem o ki, hayali kurulası,
‘uyuşup’ da unutulmayası, anılası, anlatılası, paylaşılası güzelliklerin gerçek
olması, yatağında çarşafının altına saklı bezelye tanesinden rahatsız olup
uykusu bölünen prensesin rüyamıza girmesi ve hayra yorulması dileğiyle…
bu yazdıklarım "bana dair"
tercihizi yapın... ya iyi
uykular... ya iyi haftalar...