Uyanıp İsmail ve Lili’yle oynaşma
bittiğine göre kahveyi alıp bilgisayar başına geçme zamanıdır. İsmail bizim
evin sarı delikanlısı 7 yaşında, iri yarı atletik bir sarman… Lili daha 2 değil, ama tek gözüyle ve giderek büyüyen poposuyla dünya tatlısı bir şey… Olmazsa
olmazlarım kedilerim… Maalesef bir insan ömrüne çok sayıda kedi düşüyor…
Sabah kahvesi de olmazsa olmaz…
Sabah müzik dinlemek de olmazsa olmaz…
Evlatlar olmazsa olmaz… Ana,
baba, kardeş olmazsa olmaz…
İzmir olmazsa olmaz, bu
memleket olmazsa olmaz…
Ama “olmasa da olurlar” var
yaşamda… “olmasan da olurlar” var…
Arkadaşlarda kediler gibi, bir ömre yakın /uzak çok arkadaş sığıyor… Dostlukla sınamazsan eğer…
Yazmak olmazsa olmaz’mış…
Bildim bileli yazıyorum ben… Rahatlamak için, kafamı dağıtmak için, kendime
yardım etmek için, birilerine fikrimi, zikrimi ulaştırmak için, kırılan
yanlarımı yamamak için, eğlenmek için, söylemek için… Uyarmak için… Gidiyorum
demek için, gittim demek için… Bittin demek için… Varsın demek için, yoksun
demek için…
Ben anlamam yarı yolda
bırakmayı. “beni yarı yolda bıraktın” diyen varsa ayağa kalksın… Varsa da tüm
yüreğimle, "anlamamışım seninle aynı yolda olduğumuzu" derim… Çünkü birini, bir
fikri, bir düşünceyi yarı yolda bırakmam ben… Safra atar gibi… Artık bana
uymuyorsa, artık benle olmuyorsa direne direne sonunu görürüm… Kurtaracak ne
var diye döner dururum etrafında… Ve bir gün…
OLMASAN DA OLUR derim… O
nedenledir ki bitmeyen ilişkilerim, süren arkadaşlıklarım çoktur… Selamımı
kestiğim çok az insan vardır… Ama bana o selamı kestirecek kadar “kötüyse”
karşımdaki dünya yerinden oynasa benimle aynı kapta eritemezsiniz onu… Bünyem
tükürür…
Allaha şükür bu derece hoşlanmadığım sadece iki varlık sayabiliyorum bu yaşamda… Onlar hiç olmasa daha iyi olur. Çünkü o derece “kötü” ve “yanlış”lardır… Sadece benim için değil elbette, varlıkları yakın çevrelerine zarardır hep… İlla ki zarar verirler… Ehven-i şer olanları da vardır bu kötüler diyarının… Onları ise sürekli kontrol altında tutmak gerekir yaşamınızın bir yerinde durmaları elzem ise, o ya da bu nedenle… İş, güç, sosyal yaşam derken bunlardan çok dolar yaşama…
Allaha şükür bu derece hoşlanmadığım sadece iki varlık sayabiliyorum bu yaşamda… Onlar hiç olmasa daha iyi olur. Çünkü o derece “kötü” ve “yanlış”lardır… Sadece benim için değil elbette, varlıkları yakın çevrelerine zarardır hep… İlla ki zarar verirler… Ehven-i şer olanları da vardır bu kötüler diyarının… Onları ise sürekli kontrol altında tutmak gerekir yaşamınızın bir yerinde durmaları elzem ise, o ya da bu nedenle… İş, güç, sosyal yaşam derken bunlardan çok dolar yaşama…
Bu memlekette “olmasa da
olur”lar hızla artıyor bugünlerde… Hatta topu olmasa daha iyi olur… Bir halkı
bu kadar zorlamak tehlikelidir… Bu kadar şuursuz oynamak tehlikelidir. Bu kadar
can yakmak ve bunu kişisel ego ve hırslarla yapmak çok tehlikelidir… Maazallah örnekleri
var tarihte… Bu tip tavırlar sürmez… Uluslar sürer…
Yani küçük ölçekten de baksan, büyük ölçekten de bu yaşamın olmazsa olmazları ve olmasa da olurları var…
Sizin yaşamınız için bunlar nedir?
Yani küçük ölçekten de baksan, büyük ölçekten de bu yaşamın olmazsa olmazları ve olmasa da olurları var…
Sizin yaşamınız için bunlar nedir?
Benim için bu yaz bir ayıklanma
süreci oldu… Açıkçası sabrımı daha güzel şeyler için saklamaya karar verdiğim
anda “olmasa da olurlar” dökülmeye başladı yaşamdan…
Samimiyetsizlikler,
Bencillikler,
Zor anında yanında olup,
zorlandığında bulamadıkların,
Egosu yüksek insanlar,
Her tür başarıyı kendine mal
edenler,
Kıskanç insanlar…
Ortak bir amaç için yola çıkıldığında maskesiz yüzlerini gördüklerin,
Ortak bir amaç için yola çıkıldığında maskesiz yüzlerini gördüklerin,
Nedense iki kısa yılda bir revize
olurlar hep…
Bilmem yaşamın uzun yılları
daha var mı önümde… Nasip, kısmet… Ama eğer varsa, bu yıl şunu kabul ettim ki “çok
derinden”… Bu yol yalnız yürünüyor…
Beklentilerimin yüksek
olduğu kesin insanlardan…
Çünkü tutarlılık bekliyorum,
ağızdan çıkanı kulağın duymasını bekliyorum, cesaret bekliyorum, samimiyet bekliyorum,
sorumluluk bekliyorum, elini taşın altına koyabilecek yürekte olmasını bekliyorum,
yalan söylememesini bekliyorum… Korkak olmamasını bekliyorum… Çıkarcı
olmamasını bekliyorum, post değil dost derdinde olmasını bekliyorum…
E haliyle bunları bekleyen tüm
diğer insanlar gibi ciddi hayal kırıklıkları yaşıyorum.
Bazılarını ifade etmek zor
geliyor... Çünkü "bir şey yaptın bir gün, bir laf ettin, bir yerde öyle bir duruş
sergiledin ki bende ki yerin bitti" diyemiyor insan bazen… Sürüklüyor… Bitişine
doğru…
İşte orası size benim sizi
bıraktığım yer gibi gelse de siz beni çoktan bir yerde bırakmış oluyorsunuz.
Ben hep böyle bıraktım
geride bıraktığım insanları… Hastalıkta, zorlukta yanlarında olduğum… Bedenin
zevkleri, ruhlarının bencillikleri için aslında beni benden çok önce bırakmış
olanları…
Yarı yolda bırakılmış
hissetmişlerse fotoğrafın genelini görmediklerindendir.
“Olmasa da olur” gibi
hissettiniz mi hiç sizin için çok değerli olan bir şeyi…
Çok can yakıcıdır. Bir vakit
sizin için o derece değerli bir duygunun içinin boşalması…
Ne yapsanız eskisi gibi
hissedemeyeceğinizi bilmek çok can yakıcıdır…
Orası vazgeçtim senden
yeridir…
Vazgeçtiğim yerlere selam
edeyim bari buradan…
Sizin “olmasa da olurlarınız”
neler?
Ursula K. LeGuin’in “Karanlığın
Sol Eli” kitabının ilk sayfasında yazan
cümle çok önemlidir…
“sine qua non”
“Olmazsa olmazlarınız neler?”
“Olmazsa olurlarınız neler?”
O nedenle;
"Olmasa da olacaksa,
olmasa da olur.
Ne ki, olmasa da olur.
Hiçbir şey olmasa da olur.
Çünkü her şey olur.”
OLURU NE Kİ BU YAŞAMIN?
Kusursuz olmasa da olur “huzursuz”
olmayalım yeter…