1 Ağustos 2015 Cumartesi

AYNA AYNA SÖYLE BANA”BENDEN DAHA GÜZEL VAR MI DÜNYADA”



güzellik insanın kendini sevmesinde, doğurdu evlatta, doğacak torununda...

Sabah gözümü açıp internette haberleri, paylaşımlarından keyif aldığım birkaç arkadaşın paylaşımlarını okumaya başlamıştım ki… Kurulamayan koalisyon, ölen gencecik insanlar, kadın tecavüzleri, cinayetleri, haksızlık, hukuksuzluk arasında bir paylaşım geldi önüme…
“GÜZELLİK YANILGISI”

Yazıyı “TIME” için yazan eski bir profesyonel basketbolcu, Kareem Abdul-Jabbar'a göre, kadınlar için belirlenen güzellik algısı hatalı. Yazıya elbette bulunduğu konum ve meslek gereği sporcu kadınlar arasındaki güzellik algısıyla bakmış… Williams kardeşlerin teniste ki başarıları malum ama yazıda çok önemli bir noktaya değinmiş bu kadınların tüm başarılarına rağmen sponsorluk ve reklam gelirlerinde Sharapova’nın gerisinde kaldıklarından bahsediyor… Çünkü bu iki kadın muhteşem yetenekli olmalarına rağmen bize her türlü kanalla dayatılan güzellik kavramına sarışın, uzun boylu, ince ve güzel rakipleri kadar uymuyorlar… Ve güzellik algılamamız “Victoria Secret” düzeyinde…

Kadına tecavüz ve taciz sadece cinsel yolla olmuyor… Kadın için belirlenmiş tüm “KADIN KRİTERLERİ” aslında bir tür tecavüz… Yazının birkaç yerini olduğu gibi paylaşıyorum… Diyor ki Cabbar;

“BİZLERE GÖRE KADIN SAVUNMASIZ VE ERKEK KARŞISINDA KENDİNİ KORUMAKTAN ACİZ OLMALI. AYRICA DA ERKEĞİN TOPLUMDAKİ KORUYUCU VE KOLLAYICI, KADININ İSE ÇOCUKSU VE ZAYIF ALGISI SÜRMELİ. (NEREDEYSE TÜM ‘ROMANTİK’ İLİŞKİ PORTRELERİNDE, KADIN ERKEĞİN KOLLARI ARASINDADIR VEYA ONUN TARAFINDAN YATAĞA TAŞINIR.)
BU MİTİK GÜZELLİĞİN PEŞİNDE GEÇEN NAFİLE YOLDA NELER YAŞANMIYOR Kİ… YÜKSEK TOPUKLAR İÇİNDE AYAKLARIN GÖRDÜĞÜ EZİYETLER, CERRAHİ MÜDAHALELERE YOL AÇAN GEREKSİZ ESTETİK AMELİYATLARI VE AÇ KALMAK SURETİYLE BİR ZOMBİYE DÖNÜŞÜLEN KİLO VERME SÜREÇLERİ… HEPSİ DE KENDİ YARATMADIKLARI BİR HAYALİ FİKİR UĞRUNA.”

Doğduğumuz anda başlıyor “güzel kız”, “büyüyünce manken gibi olacak valla” vurgulamaları…

Şahsen ben bu konuda tam bir hayal kırıklığıyım… Doğduğunda “güzel” olarak algılanmış bir bebekmişim… Bana hep sen çok güzel “din” diye anlatılır çocukluğum… Bu cümle kuruluşu bile tek başına yeterli geliyor birçok şeyi anlatmaya… 16 yaşıma kadar standartlara uygun ince bir çocukken birden çalışan hain hormonlar ve bir hastalık sürecinde alınan kortizonun yan etkisiyle aniden “tombul” bir genç kız olduğumda ben erkenden tanıştım dünyanın “güzellik algılarıyla”
Hayatımda duyduğum en acımasız söz iki kız arkadaşımın benim duymadığımı zannederek “ya boşver nasılsa beğenmez o çocuk Emine’yi baksana şişman sözüydü”
Hayır, bunu duydun bir zayıfla dimi J
Ben bu laftan sonra kilolarımı değil o iki genç cahil kız çocukla arkadaşlık etmeyi bıraktım…

Ama elbette o süreçte yaşadıklarım yaşamım her yerine yayıldı… Çok okuyan bir çocuktum… Daha çok okuyan bir genç kız oldum… Sakin ve yumuşak başlı bir çocuktum, sinirli alıngan ve güvensiz bir genç kız oldum… Ve bu güzellik algılarına karşı sıkıntım çok uzun yıllar sürdü…
Bir kapıdan girdiğimde ya da bir ortamda merhaba dediğimde genelde nasılsın, iyi misinden sonra ilk sohbet “zayıfladın mı sen” ya da “biraz kilo mu aldın” oldu…  Eğer o konuşmalardaki kadar vücut kilom değişmiş olsaydı 40 ile 150 kilo arasında gidip geliyor olurdum…

Oğlumu doğurmak için hamile kaldığımda “64” kilo tombul bir kızdım… Rakam olarak fazla gibi görünmese de boy 1.53 J  Ancak hamilelik süreci bana tuhaf bir şey yaşattı “62” kilo ile tamamladım hamileliğimi… Ve 4,5 kilo bir canavar doğurdum,  hem de o boyla 56 cm.lik bir bebeği karnımda taşımayı becermiştim… Doğum sonrası 3. Gün tartıldığımda 53 kiloydum… Ve takip eden 1,5 ay içerisinde 44 kilo kalmıştım… Ve çok mutsuzdum :) Gerçekten de hayatımın en sıkıntılı günlerini yaşıyordum…  Bir sabah zayıf uyunmak genç kızlık hayalimdi… Oğlum bana bunu hediye etmişti gelişiyle… Babası da yaptıklarıyla :)

Ve ben o zaman şunu anladım… “UMURUMDA DEĞİLDİ”

BİZE DİRETİLEN “BOY- YAŞ- KİLO- GÜZELLİK” STANDARTLARI… “UMURUMDA DEĞİLDİ”

Hala da değil… Çünkü yıllar içinde o zaman kaybettiğim kiloları geri aldım… Bu arada o zayıf halimde kendimi çok çirkin bulmuştum… Mini Mouse gibiydim… İki koca kepçe kulak, koca iki göz ve koca bir burun ve koca iki göz ama surat yok… Daha sonra ki yıllarda bir kez daha 50 kilo kaldım… İkiz bebeklerimi kaybettikten sonra yaptığım “yemek yeme diyetiyle” Yani yaşamda ne vakit zayıflasam bir sıkıntım olduğu için oldu bu…

Yarın 50 oluyorum… Hala bana beni her gördüğünde “kilomdan” başlayarak konuya girenler var… Gülümseyerek karşılıyorum bunu…

21 yaşında babamı kaybettim… 27 yaşında güzel dostumu toprağa verdim… Bir sürü bebek kaybettim… Bir sürü arkadaşımı daha 45’lerini göremeden yitirdim…  Her gün gazetelerde bir sürü kötü şey okuyorum… Bir anneyim hatta babaanneyim yakında… ve hala ne zaman bir kadın topluluğuna girsem kilo konuşuluyor… Hadi bende fazla var, ama bazen bunu hiç fazla kilosu olmayan kadınlar hem de eğitimli, gayet başarılı, güzel kadınlar konuşuyor…

“KENDİ KENDİNE TECAVÜZ EDEN KADINLAR” diyorum ben onlara… Tüm zekâları ve eğitimleriyle standartlaştırılmış güzellik kalıplarının üstünde düşünemiyorlar… Hala oturup yedikleri diyet yemeklerinden bahsediyorlar, deniz mevsimi geliyor diye zayıflamaya çalışıyorlar… Fiziki genetiği ince ve uzun olan insanlar var, ne kadar istese kilo alamayanlar var… Ufak tefek insanlar var, iri yarı kadınlar var… İnsanın bedeninden utanma duygusuyla yaşaması çok zor birşeydir bilirim… Ve güzelliğin sizin zekânızdan çok prim yapması insanın ağırına gider onu da bilirim…

Çok uzağa gitmeyeceğim içinde bulunduğum bir sosyal oluşumda bile konunun hiç alakası yokken kadının güzelliği bir ölçü… Sosyal hizmet için bir araya geldiğimiz her toplantı öncesi konu “ne giyecez, nasıl görünecez”… 1500 TL’lik bir yardım yapılacak geceye 1000TL harcanıp güzelleşilip gidiliyorsa orada bir çirkinlik var… Birileri bana ben o kadar işi yaparken sen kısasın, kürsünün arkasına boylu poslu biri lazım diyorsa orada kocaman bir yanlış var :)

Cabbar yazısını şöyle bitiriyor…

GÜZELLİK KAVRAMININ TEMSİL ETTİĞİ ŞEYLERİN TARİH BOYUNCA DEVAMLI OLARAK DEĞİŞMESİ, BU SABİT FİKRİN BEYİNLERİMİZİN YERLEŞİK BİR PARÇASI OLMADIĞINI ZATEN SÖYLÜYOR. GÜZELLİK STANDARTLARI KONUSUNDAKİ DAR FİKİRLERİMİZİ AŞMAYA ÇABALAMALI, HER YAŞTAN HER KADINI OLABİLECEKLERİ EN İLERİ NOKTAYA GİTMELERİ İÇİN CESARETLENDİRMELİYİZ. YAPABİLİRİZ, YAPACAĞIZ VE BAŞARACAĞIZ.

NOT: Ben kendini beğenen bir kadınım… Kendiyle kavga eden ve bu diretmelerle hayatını zehreden tüm o yollardan geçtim… Bedenim benim… Kimsenin nereden çıktığını bilmediğim standartlarına uygun olmak zorunda değil… Bir kadın olarak bedenimi kim olduklarını bile bilmediğim “erkek” zihniyetinin beğenisi için şekillendirmek zorunda hissetmiyorum ve “kadın” zihniyetinin yarışmalarına sokmak istemiyorum… “allaha şükür” aşırı kilo almanın sadece bir sağlık sorunu olduğunu düşünüyorum… Sigara içmek, fazla içki tüketmek, kişilik bozukluğu gibi sağlık sorunlarından biri… BU konuda sıkıntı yaşayan varsa diyetisyenden önce doktora gidecek… Elinde bir pet suyla dolaşıp, dümdüz karnını tutup “ay hala kilom var, sen görmüyorsun” diyenlerde en yakın psikoloğa başvuracak…

SAĞLIKLI YAŞAM KALİTESİ SİZİN İÇİN NEYSE “GÜZEL” OLDUĞUNUZ NOKTA ORASIDIR…
Ve kanımca dünyanın en güzel kadını kilo alabilen, yaşlanabilen MONİCA BELLUCİ’dir Jyazı okunsun diye onun fotoğrafını koyacağım mesela… daha çok iş yapıyor :) Güzellik böyle bir şey işte… 



Güzellik bulunduğunuz çağın ve dönemin algılarına göre bedeninizden hoşnut olmanız ya da olmamanız sadece...
  
Karşı cins tarafından beğenilme kaygılarımıza gelince;

Babam derdi ki ;

DELİKLİ BONCUK YERDE KALMAZ, DELİ KIZ EVDE KALMAZ
:)

Beni beğenmeyen süpürge olsun :)