Değişik bir tatlı çeşididir
erkek kardiş…
Yaşamınızın olmazsa olmaz sıralamasının
en başını hiç bir şeye ve hiç kimseye kaptırmaz kolay kolay erkek kardeş. Evlatla yarışır birtek...
Benimki cin kişidir, zeki olsun, size ibret olsun diye dünyaya getirilmiştir. Size hediye verilmiş bir şeydir kardeş, aslında sizin tam anlamıyla kendiniz, ama başka bir zamanda dünyaya gelmiş kendinizdir.
Benimki cin kişidir, zeki olsun, size ibret olsun diye dünyaya getirilmiştir. Size hediye verilmiş bir şeydir kardeş, aslında sizin tam anlamıyla kendiniz, ama başka bir zamanda dünyaya gelmiş kendinizdir.
Bir de büyür bunlar, size
tepeden bakar, konuşmaya hatta mümkünse konuşmamaya başlar erkek kardişler...
Konuşamadığı sarı tongurdak
saçlı halini özlersiniz… Çünkü konuştu muydu sürekli sizi eleştirir… Sizi
eleştirmek adeta beyin sporudur allahsızın…
Kronik huysuz olan
varlıktır. Ne yapsanız çemkirecek bir şey bulur.
Büyürken saat ve mekân kısıtlamaları
yüzünden gidemediğiniz her yere (ailenizin gitmediğinizi sandığı her yere), rahaaaat
rahat gidin diye kardeşinizi kolunuza takarlar… Bu gezintilerde nasıl olsa
kardeşi yanında, korur ablasını inancındaki anne baba sizin gitmenize ses
etmeyecektir… Ancak bu arada siz "ulan ya birine pislik yaparsa şimdi bu,
kesin uğraşır şimdi birileriyle, dayak yer kesin bu, kıyamam, gebertirim valla
yan bakanı kardeşime" düşüncelerinizden kimseye bahsetmezsiniz. Çünkü cin
kişi acayip derecede haraketli ve muzurdur büyürken… Bu cin kişinin yaramazlıkları
hiç bitmez ufakken, üstelik yaramazlık konusunda kendini asla tekrarlamaz,
her seferinde daha yaratıcı ve elbette ki daha can acıtıcı bir şeyle çıkar karşınıza… “pes” oyunun daimi galibidir zat… Hep siz "pes" dersiniz...
Öyle bir modeldir ki sizin
aklınıza gelmeyen herşey onun aklına gelir.
Kesin çizgilerle sizden sonra sizin boşluklarınızı doldurmak için
üretilmiş modeldir…
Asla aşık atılmaması
gerekendir bu hacı… Yaşam boyu şaşkınlıkla bakarsınız kendisine, bir kafada en
fazla kaç fil tepişir ki?! diye…
Küçükken varlığı bünyenize eziyet olan candır o…
Siz daha dört tekerleklisine
zor binerken, iki tekerlekli bisikleti gözü kapalı kullanandır eşeğin sıpası… Sokakta
olduğu her dakika size göre aileniz için tehlikedir. En uğraşılmaması gereken
çocuklara dalaşır, en yüksek duvarlardan atlar, o ufacık bedeniyle akla hayale
gelmez şeyler yapabilir çünkü… Okula başlamasının da ayrı bir felaket olacağını
nerden bilebilirsiniz ki, yaşamasına yetecek kadar matematik bilen ablasına inat
adam ruhuna kaçmış matematikle doğmuştur çünkü. En keyiflisi sanırım ev yetmezmiş
gibi kendisiyle aynı okullarda okumaktır…
Kendisi bir kez bile “abladan
harçlık almak” keyfini yaşayamamıştır sayenizde… Çünkü nasıl yapar bilmezsiniz, ama sizden az harçlık
almasına rağmen hep siz ondan ödemediğiniz borçları istersiniz… En adi
kazığınız biriktirdiği parayı utanmadan yürütüp "anneler günü hediyesi"ni onsuz alıp, hediyeyi annenize vermek olmuştur.
Arada yaş farkı “3” olunca
abla kavramı bazen “şimdi ben bunun boynunu kırsam annemler bişi der mi acaba”
olur tabii büyürken… Çok canınızdan bezdirmişliği vardır sizi, sağolsun...
Hala da sizi sizden alması 5
dakikayı geçmez…
Sonuçta kendisi halen cücüktür.
En azından sizin için öyledir. Küçük kardeştir…
Birimiz 46 birimiz 49 olduk yanılmıyorsam hala annemin “ama o senin küçük kardeşin” diye koruduğudur… Ne aşk yauu... Anasının kıymetli oğludur o…
En azından sizin için öyledir. Küçük kardeştir…
Birimiz 46 birimiz 49 olduk yanılmıyorsam hala annemin “ama o senin küçük kardeşin” diye koruduğudur… Ne aşk yauu... Anasının kıymetli oğludur o…
Bazen birileri için kardeşim
gibi dersin ama bilirsin kimse kendi kardeşin gibi değildir. Kızsan da, kırılsan
da sana gülümsediği an herşey biter. Tüm bu güzel duyguları bildikten sonra bir
daha dünyaya gelsem yine bir erkek kardeşim olsun isterim de başka bir şey
demem.
Enginim, adı güzelim... Oğlumun
akıllı dayısı… Babamın emaneti, annemin kıymetlisi…
Hayatta kabullendiğim şeyler
var benim…
Bir de asla kabullenemediğim
iki şey var… Allah beni oğlumla ve
seninle sınamasın… Uzun ömürlü, sağlıklı güzel günlerin olsun ablam…
İyi ki de doğmuşsun “Dolucan”