31 Mayıs 2015 Pazar

ERKEK KARDİŞ...


Değişik bir tatlı çeşididir erkek kardiş…

Yaşamınızın olmazsa olmaz sıralamasının en başını hiç bir şeye ve hiç kimseye kaptırmaz kolay kolay erkek kardeş. Evlatla yarışır birtek...
Benimki cin kişidir, zeki olsun, size ibret olsun diye dünyaya getirilmiştir. Size hediye verilmiş bir şeydir kardeş, aslında sizin tam anlamıyla kendiniz, ama başka bir zamanda dünyaya gelmiş kendinizdir.
Bir de büyür bunlar, size tepeden bakar, konuşmaya hatta mümkünse konuşmamaya başlar erkek kardişler...
Konuşamadığı sarı tongurdak saçlı halini özlersiniz… Çünkü konuştu muydu sürekli sizi eleştirir… Sizi eleştirmek adeta beyin sporudur allahsızın…
Kronik huysuz olan varlıktır. Ne yapsanız çemkirecek bir şey bulur.

Büyürken saat ve mekân kısıtlamaları yüzünden gidemediğiniz her yere (ailenizin gitmediğinizi sandığı her yere), rahaaaat rahat gidin diye kardeşinizi kolunuza takarlar… Bu gezintilerde nasıl olsa kardeşi yanında, korur ablasını inancındaki anne baba sizin gitmenize ses etmeyecektir… Ancak bu arada siz "ulan ya birine pislik yaparsa şimdi bu, kesin uğraşır şimdi birileriyle, dayak yer kesin bu, kıyamam, gebertirim valla yan bakanı kardeşime" düşüncelerinizden kimseye bahsetmezsiniz. Çünkü cin kişi acayip derecede haraketli ve muzurdur büyürken… Bu cin kişinin yaramazlıkları hiç bitmez ufakken, üstelik yaramazlık konusunda kendini asla tekrarlamaz, her seferinde daha yaratıcı ve elbette ki daha can acıtıcı bir şeyle çıkar karşınıza… “pes” oyunun daimi galibidir zat… Hep siz "pes" dersiniz...
Öyle bir modeldir ki sizin aklınıza gelmeyen herşey onun aklına gelir.  Kesin çizgilerle sizden sonra sizin boşluklarınızı doldurmak için üretilmiş modeldir…
Asla aşık atılmaması gerekendir bu hacı… Yaşam boyu şaşkınlıkla bakarsınız kendisine, bir kafada en fazla kaç fil tepişir ki?! diye…
Küçükken varlığı bünyenize eziyet olan candır o…
Siz daha dört tekerleklisine zor binerken, iki tekerlekli bisikleti gözü kapalı kullanandır eşeğin sıpası… Sokakta olduğu her dakika size göre aileniz için tehlikedir. En uğraşılmaması gereken çocuklara dalaşır, en yüksek duvarlardan atlar, o ufacık bedeniyle akla hayale gelmez şeyler yapabilir çünkü… Okula başlamasının da ayrı bir felaket olacağını nerden bilebilirsiniz ki, yaşamasına yetecek kadar matematik bilen ablasına inat adam ruhuna kaçmış matematikle doğmuştur çünkü. En keyiflisi sanırım ev yetmezmiş gibi kendisiyle aynı okullarda okumaktır…
Kendisi bir kez bile “abladan harçlık almak” keyfini yaşayamamıştır sayenizde… Çünkü nasıl yapar bilmezsiniz, ama sizden az harçlık almasına rağmen hep siz ondan ödemediğiniz borçları istersiniz… En adi kazığınız biriktirdiği parayı utanmadan yürütüp "anneler günü hediyesi"ni onsuz alıp, hediyeyi annenize vermek olmuştur. 
Arada yaş farkı “3” olunca abla kavramı bazen “şimdi ben bunun boynunu kırsam annemler bişi der mi acaba” olur tabii büyürken… Çok canınızdan bezdirmişliği vardır sizi, sağolsun...

Hala da sizi sizden alması 5 dakikayı geçmez…

Sonuçta kendisi halen cücüktür. 
En azından sizin için öyledir. Küçük kardeştir… 

Birimiz 46 birimiz 49 olduk yanılmıyorsam hala annemin  “ama o senin küçük kardeşin” diye koruduğudur… Ne aşk yauu... Anasının kıymetli oğludur o…

Bazen birileri için kardeşim gibi dersin ama bilirsin kimse kendi kardeşin gibi değildir. Kızsan da, kırılsan da sana gülümsediği an herşey biter. Tüm bu güzel duyguları bildikten sonra bir daha dünyaya gelsem yine bir erkek kardeşim olsun isterim de başka bir şey demem.

Enginim, adı güzelim... Oğlumun akıllı dayısı… Babamın emaneti, annemin kıymetlisi…
Hayatta kabullendiğim şeyler var benim…
Bir de asla kabullenemediğim iki şey var…  Allah beni oğlumla ve seninle sınamasın… Uzun ömürlü, sağlıklı güzel günlerin olsun ablam…

İyi ki de doğmuşsun “Dolucan”