Bir Türk annesinin vitrini |
olsa ne güzel olur vitrinim :) |
VİTRİNDEKİLER
Ne de manalı bir kelimedir…
Türk Hanım efendisinin
olmazsa olmazı ev eşyasıdır “Vitrin”ler
Zengininden fakirine her evde bir
duvara yaslanmış içinde “göstermeliklerin” bulunduğu bir “vitrin” illaki olur…
Evin ve sahibinin şekline, şemailine,
eğitim durumundan, maddi durumuna kadar
değişen etkenlerle içindekiler değişse de her evin illa ki bir vitrini vardır… Kiminde
tabaklar, kristal kadehler, renkli cam vazolar, sırça fil sürüsü, porselen
biblo türü ıvır zıvırlar olur. Kiminde
kitaplar, ödüller, kupalar bazılarında hiç açılmamış, açılmayacak içki şişeleri
olur…
Bir dönem içine konulurdu
televizyonlarımız… Televizyon almanın zor olduğu zamanlarda üstünün danteliyle başköşede
dururdu televizyonlar… Raflarındaki dantel örtüler yerini yeni evlerde modern
dantelsizliğe bıraktıysa da hala var, her evin bir vitrini… Dokunulmaz…
Çocukken ilgimi çeken ufak
tefek bir şeylerin saklandığı, etnografya misali dokunmanın yasak olduğu yerdi
vitrinler… Özellikle “anneler” tarafından konan bu takım kurallar zincirine
riyakat etmemenin bedeli ağırdır. Sadece misafir geldiğinde ortaya çıkan
eşyalar kategorisine dâhil olan değerli hazineler bu vitrinde saklanmaktadır
çünkü. Misafirliğe gidilen bir evde benim en çok ilgimi bu vitrinler çeker. Eğer
salonda yalnız kalırsam mutlaka kapısını açıp dokunurum biblo, bardak, tepsi ne
bulursam. Evde temiz bardak falan kalmamış olsa, hatta iki elimiz kanda, bir
elimiz yağda bir elimiz balda olsa bile bu vitrinlerdeki eşyaları kullanamayız.
Ben kendimi bildim bileli duran kanyak şişesi hala ağzı kapalı bende duruyor
mesela…
Benimkinde porselenler var.
Çarşı misali, bir sürü evin hatıraları dolu içi… Kahve ve çay takımları, likör
takımları, çay demlikleri ve babaannemden, anneannemden kalan çok eski
parçaları eksik olsa da anıları tastamam porselen takımlar… Benim evin müzesi
orası… O kadar kalabalık ki “simetrik” vitrin düzenine geçmesi çok zor…
Antikacıların dolapları gibi tıkış tıkış… Varsa evinizde değerini bilmediğiniz parçalar
tek tük kalmış buyursunlar dostlarının yanına…
Benim vitrinim bu…
Oysa vitrin sadece bu demek
değil elbet…
Dükkânlarında, insanlarında
vitrinleri var…
Bayılırım değişik dükkân vitrinlerine…
Hele eski vitrinlere ama hiç sevmem insanların kendilerini pazarladıkları
vitrinlerini…
Oysa hayatın Truman
showlaştığı bir dünyada herkesler vitrinde…
Facebook’ta vitrindeyiz, sokağa
çıktığımızda vitrindeyiz… Ne zaman kendimizden başka, yalnız kaldığımızda
olduğumuzda farklı bir haldeysek o zaman vitrindeyiz…
Ben işte bu vitrinlere fena
tav oluyorum…
Vitrini hoş kendi boş çok insan tanıyorum…
Vitrini hoş kendi boş çok insan tanıyorum…
Birçok insan vitrinlerde
duran, ama ele alıp okunmamış kitaplar gibi…
Vitrindekiler;
Tanıtım kampanyalarının
klasik başlığıdır
Pek tabiidir ki her dükkân, her
insan en kaliteli malını vitrine koyacaktır. Elindeki gösterecek en etkili
mevcudiyetin neyse dışarı gösterdiğin odur…
Etiketin, eğitimin,
güzelliğin, paran… Ve… Fakat… Ama… Ancak… Birçok vitrin göstermeliktir…
Birçok insanın da “göstermelik”
olduğu gibi…
Vitrinde harika gözükürken
ele aldığınızda bir işe yaramaz ne çok insan vardır…
Vitrini sağlam kendi viran
insanlara gelsin sıradaki şarkı... Kendilerini kendi koydukları vitrindeki gibi sananlara… Üzerlerine
iliştirdikleri etiketleri, önce kendileri gerçek sananlara gelsin...
İzmir’de… Sıcakta… Aklımda
Bodrum varken içimden neler demek geliyorken… Dua edin bu kadarını vitrine
çıkarıyorum kimi fikirlerin…
VİTRİNİNİZ, ETİKETİNİZ DEĞİL
“DURUŞUNUZ” OLSUN…
Bunları duruş ile
karıştırmayınız efendim;
Biri üzerinize yapıştırılır,
birinin içinde durursunuz… Sizin bir duruşunuz yokken de, siz siz olun kimsenin duruşuna laf etmeyin... Çünkü vitrin dediğin camdandır...bir taşla kırılır... Etiket dediğin sökülür gider...
OYSA DURUŞ ZATEN SİZDEDİR.
eski bir kuaför vitrini |
muhteşem bir korse vitrini... şimdi ne bu vitrinler var ne o ince belli kadınlar :) |