Dün 2 güzel
kadınla bir fotoğraf çekindik... 1983- 2016 arası arkadaşlığımız üniversite
yılları...
Bu yazı
geçtiğimiz 1 Eylül'den bir yazı...
Üniversite
yıllarımızın güzel dostu için... 2 Eylül'de yazamıyorum ona dair birşey...
Çünkü sinirli oluyorum, öfkeleniyorum... Kabul etmekte zorlanıyorum... Aklım
karışıyor...
Güzel
dostlar kaybettim ben 27 yaşında idi Tayfun bizi bıraktığında...Kanser yaş baş,
yürek güzelliği, yaşam sevinci, akıl, yakışıklılık dinlemiyormuş onunla
öğrendim...
Pınar Turan
o kadar gençti ki... O da aynı süreci yaşadı... Onu hep bir yat festivalinde
göğsündeki kırmızı gülle anımsıyorum... Onlar genç yaşta sürpriz yaptılar
bize...
Arkadaşların
sevgilileri, evliliklerini, çocuklarını konuşurken azar azar ölümlerini konuşmaya
başladık sonra...
O nedenle;
Bir keman
gıcırtısı gibi geliyor bana bazı konuşmalar…
Hele de
dostluk, arkadaşlık üzerine yapılanlar…
Bazen
içinde sitemler olan yazılar yazıyorum ve yazdığımda şöyle yorumlar alıyorum;
“takma ya
kafana”, “ne oldu?” “insanları ciddiye almayacaksın bu kadar”
Pardon???
1. yazdığım
herşey bilfiil başıma gelmiş değil elbette
2. evet
insanların ne yaptığı çok önemli
3.ben
insanların yaptıklarını kafama takmazsam o hadsizlikleri yapanlardan ne farkım
kalır…
Ya sizin ne
farkınız kalır?
Şimdi
yazacağım paragraf üzerine çok kişinin diyeceği çok şey vardır elbette… Ama
samimiyetle içinize bakın… Buna benzer şeyler hissetmiyorsanız çok şanslısınız…
İNSANLAR O
KADAR ZALİM OLABİLİYOR Kİ TÜM BUNLARIN KARŞISINDA ŞAŞKINLIKLA DURUYORUM. GÜLÜMSEMEM
KIRILIYOR ÖNCE. KÜFÜR EDER GİBİ SEVİYORLAR. YOK, ASLINDA SEVMİYORLAR. SEVEN
İNSAN, SEVEN ARKADAŞIN YAPMAYACAĞI ŞEYLER YAPIYORLAR. FARKINDA DEĞİLLER, AMA
SEVMİYORLAR. SEVMELERİ GEREKİYORMUŞ GİBİ BİR VİCDANİ SESLERİ VAR. VE O SESİN
DIŞINDA DA GERÇEK HİSLERİ ORTAYA ÇIKIYOR. İNSANLARIN KÖTÜLÜKLERİ TA ŞURAMA
BATIYOR.
SİZ DE ÇOĞU
ZAMAN YAŞAMA KARŞI BÖYLE HİSSEDİP DUYARSIZLIĞI SEÇMİYOR MUSUNUZ?
Ya da böyle
hissetmiyor musunuz? Ne kadar şanslısınız…
Ben böyle
hissediyorum… Sadece bana karşı yapılan bir şey de değil bu… İnsanların
birbirleriyle ilişkilerine arkadaşlıklarına baktığımda bunu görüyorum… Çoğu
zamanda susuyorum… Bazılarınızdan farkım arada yazıveriyorum… Ve bazen
dayanamayıp söylüyorum.
İlkokul,
ortaokul, lise arkadaşlıkları duygusaldır. Bağlar içsel nedenlerle kurulur…
Birlikte eğlendiğin, konuşabildiğin, yakınlarında oturan insanlarla daha yakın
arkadaşsındır… Seni çok değiştirmezler ama gelişiminde elbette pay sahibi
olurlar…
Oysa
üniversite arkadaşlıkları insanların düşünce sistemini değiştirebilen
arkadaşlıklardır. Kimileri kafa yapılarına göre arkadaş seçer, kimisi de
arkadaşına göre kafa yapısı. Genelde nedense ikinci seçeneğin daha fazla
olduğunu düşünürüm ben… Dolayısıyla benim gibi kafa yapısı pek de değişmemiş
olanlar ileriki yıllarda birtakım arkadaşlarına bakıp hayretler içinde
kalabilirler…
80’sonrası
öğrenci kuşağı olan bizler üniversitede okurken hala etkileri süren siyasi
oluşumlar vardı… Ve buna hiç yakın düşmeyen gençlerde vardı elbette. Ağır solcu
abi ve ablaların izinden giden heyecanlı solcuların çoğunlukta olduğu bir
okuldu benim okulum… Silinmiş hafızam okuldan ağır sağ görüşlü birilerini
hatırlamamı engelliyor. İçimizden canavar gibi gazeteciler de çıktı. Hanım
hanımcık ev hanımları da, turnayı gözünden tanıyan tüccarlarda… Çok azımız hala
arkadaşız…
Bazılarımız
artık yokuz…
Birçoğumuz
sosyal medya ortamı olmasa birbirimizi asla bulamaz, görmezdik…
Ama
bazılarımızın arkadaşlıkları sürdü…
Aralarında
sadece Facebook'ta konuştuğum arkadaşlarım olduğu gibi, dokunma mesafesinde
dostlarım da var…
Ve ben
bazılarının değişimlerini, başkalaşmalarını hayretle seyrediyorum…
Bazıları
güzelliklere doğru gelişirken, bazılarının grileştiğini görüyorum…
Onlara
sorsan hayat kötü, şartlar zor… Bazıları haklı… Maddiyat, yaşam şartları çok
zorladı kimilerini…
Ama
bazıları kendilerine ördükleri kabuklarının kurbanı… Hep mutsuzlar, hep
mağdurlar, hep anlaşılmamışlar…
Bazıları
ise yaşam ne getirirse getirsin mücadeleye hazırlar… Her şeye rağmen yüzlerinde
bir gülümseme var…
2 Eylül
benim için ağır bir gün… O nedenle bugün her günden daha fazla anlamıyorum ben
arkadaşlıkların kıymetinin neden bilinmediğini…
O nedenle
daha sonrasında hayatıma girip bir çıkar evresi boyunca benimle dostmuş gibi
yapan herkesi geniş bir gülümsemeyle kucaklıyorum… İnsan yaşamında gerçekten
çok az “gerçek insan, gerçek dost” oluyor…
YARIN BİR
ŞEY YAZMAK İSTEMİYORUM.
KAÇ KİŞİNİN
ELİ YÜREĞİNİZE O KADAR DOKUNUR YAŞAMDA BİLMİYORUM…
AMA BEN KAÇ
2 EYLÜLDÜR YALNIZ HİSSETTİĞİMİ ARTIK SAYMIYORUM…
Üniversite
arkadaşlarını bir kalemde silebilenlere ufak bir uyarı olsun diye yazdım…
Arkadaşlıkları
bir anda silebilenler için yazdım…
Hayatımıza
girip bizden izzet ikram görüp masa boşalınca kalkıp eteğini silkeleyenler için
yazdım…
Velhasıl
sanırım ahde vefa bilmezler için yazdım…
Üstelikte
birçok kişinin duygularının tercümanı olarak yazdım…
GÜZEL
GÜLÜŞLÜ ESMER ADAM İÇİN YAZDIM…
DOSTLARINI
UNUTMAYANLAR İÇİN YAZDIM…
HAYATI,
YAŞAMI, DOSTLUKLARI CİDDİYE ALANLAR, BİZLERİ YANILTMAYANLAR İÇİN YAZDIM…
Siz
hangisisiniz?
Yazıyı Ünal
'ın bana gönderdiği bir şiirle bitireyim…
“Kalbim
Birgün
elbette sana hükmedeceğim
Elbet geçer
bu hüzün mevsimi
Bir baykuş
bir serçeyle arkadaş olduğu gün
O gün size
sevinci de anlatacağım
Bir solucan
bir leylekle çiftleştiği gün
O gün bahar
mevsimidir size aşkı anlatacağım
Ve bir gün
elbette yıldızları sayacağım
-gelin
kucaklayın beni. Yıldızları sayamıyorum.
Arkadaş Z.
Özger / ANKARA”