19 Kasım 2015 Perşembe

PEKİ, PEKİ ANLADIK…



Ciğerini yidiğim insan tiplemesi… Kendini her durumda haklı hisseden insan… Yemede yanında yat insan… Ömrümün bir kısmını yemiş bitirmiş insanlar…

Bana sorarsanız insanın kendini her durumda haklı hisseden insanın çok ciddi sorunları vardır… Empati eksikliğinden başlayıp, orantısız ego rahatsızlığına kadar o kadar çok sorunu vardır ki. Eline geçerseniz sizi sizden alır. Kurtulmakta zordur bu insanlardan çünkü siz ona “sen haklısın” diyene kadar bırakmaz işin peşini…
Genelde mutsuz olmak için farz olan davranış biçimleri üzerinde uzmanlaşmış, ekol olmuş insan modelidir bunlar. Sizi asla dinlemezler, fikrinize önem vermezler çünkü onların söyledikleri her zaman en doğrudur. Dinlemek eyleminin ne olduğunu bile bilmez bu insanlar. Bu yüzden umutsuz vakalardır. Kendileri genelde aynı şeyi defalarca anlatırlar 3 saatlik konuşma içine 10 dakika girebilirseniz şanslısınızdır ve zaten siz söyleyeceğinizi söyledikten sonra birkaç çeşit tepki alırsınız…
-         
   Ama sen beni hiç dinlememişsin!
-         Sen anlamamışsın!
-         Ne alakası var!

Bunların dışında siz sözünüzü söyledikten sonra kaldığı yerden siz hiçbir şey dememişsiniz gibi devam edebilirler… Ya da söylediniz ilk şey ve direnmede ortamı, konuşmayı bir öfke gösterisiyle terk ederler.

Sürekli birilerinin yalan söylediğini iddia ederler… Ne zaman suçlarıyla yüzleşmek zorunda kalsalar birisi yalancıdır… Sizin de içinde olduğunuz bir olayı öyle bir anlatabilirler ki size “Allah’ta benim belamı versin ben zaten kör-sağırım dersiniz”

Ben böyle bir durumda asla haklı çıkamayacağımı arada kontrolü tekrar ele almak için bana da azcık haklılık payesi verildiğini bilirim… Tecrübelerim beni eğitti bu konuda… Uzun zamandır yaşamıma böyle insanlar almıyor var olanları çıkarıyorum… Çünkü dünyanın en yorucu şeyidir bu insanlardan biriyle yaşamak.

Toplumsal anlamıyla da bu insanlarla dolu bir dünya da yaşıyoruz aslında. Bir bakın etrafınıza, özellikle idarecilerinize… Vicdan muhasebesini yerle yeksan etmiş insanlardır genelde bunlar. Hortumcular, tefeciler, adamın iliğini kemiğini sömüren düzenbazlar bu duygunun insanlarıdır. Ve bunların en korkunç yani da yaptığı haksızlıkların hepsine, kendince uygun senaryolar düzüp hiçbir rahatsızlık duymamalarıdır. Hani fikir ayrıcalığı bi kenarda dursun da etrafındakilere oynadığı ali cengiz oyunlarında yaptıklarının hep yanına kar kalması illet eder insani, beddua falan da sökmez böylelerine niyeyse hep dört ayaküstüne düşerler.

"ben böyle davrandıysam, mutlaka karşımdaki insanın bana yaptığı yamuk yüzünden ve o böylesini hak ettiğinden böyle davranmışımdır. Bu yüzden de haksız olan ben değil, karşımdakidir" düsturunu benimsemiş olan insan da bu gruptandır.

Benim için işkencedir bu insanlardan hayatımda bulunması. Çünkü bu insan türü adamı deli eder. Hayatınıza girdi mi her şeye karışmadan duramaz. Fikirlerini asla ve asla değiştiremezsiniz çünkü başkalarının fikirlerine zerrece önem vermez, sizinkiler dâhil. Her şeyin merkezi olmak, hep en yüksekte olmak isterler ve dünyadaki en tehlikeli insan tiplerinden biridir. Kontrolü ele almak uğruna yapamayacağı şey yoktur, her yolu dener, herkesi kırabilir, hiç ummadığınız bi anda ortada kalıverirsiniz onun yüzünden. Büyük kayıplar verdirir, üzer, kızdırır, yıldırır, sonuç olarak hep kendini haklı gördüğü için sizi dinlemez ve her şey kördüğüm olur. Aman diyim, uzak durun, etkileri kolay kolay unutulmaz çünkü bunların hayatta silinip kolayca atılmaz…

Her zaman haklı adam için bir süre sonra “haklı çıkmak” sevgiden, evlattan önemli olur… Netice de bu durum insan ruhunda çığ gibi büyüyen bir rahatsızlıktır aslında. Çünkü o samimiyetle kendini haklı bulmaktadır. Kendi içinde sürekli haklı olma ihtiyacı taşıyan bir kimse, karşısındakileri hatalı ve her an yanılgıya düşecek insanlar olarak algılamaya başlamıştır zaten…

Kendi içinde kendisini sevmeyen ve kendisine karşı kızgınlığı olan insanın, başkalarını suçlama eğilimi çok yüksektir. Kötüye giden bir şey olduğu an, kendilerini zaten sevmediklerinden, bu olumsuz gidişten o kadar rahatsız olurlar ki, tüm suçu diğerlerinin üzerine atarak kendilerini rahatlatmaya çalışırlar. Aksi takdirde, yaşadıkları olumsuzluktaki kendi paylarını görmek demek, kendi içlerindeki problemle yüzleşmek anlamına gelir. Bunu hiç sevmezler. Diğerlerinden kusursuzluk beklerken, kendi kusurlarına bakmak hiç hoşlarına gitmez. Kendilerinin güvenme konusundaki eksiğini görmektense, başkalarını güvenilmez görmek daima onlara daha kolay gelir. İlişkisinde verdiği tepkilerde kendisini haklı görür.
Farkına varamadığı gerçek, aslında karşısındakinde olmayan ama onun dışsallaştırarak karşısındakine yansıttığı şeye tepki veriyor oluşudur. Kendiyle sorunu olan insanın, ilişkisinde karşısındakinden sürekli ve değişmez biçimde tek bir talebi vardır. Bu talep aklanma ihtiyacıdır.

Elbet bir gün köşesinde tek başına haklı haklı oturur… Ve kendini umarım aklar…

İçten içe herkes kendince haklıdır ama bu insanların durumu bu makul haklılık durumundan farklıdır.

İnsan haklılığını savunurken şu cümleyi hiç unutmamalıdır.


"BENİM DOĞRUM YANLIŞ OLMA OLASILIĞI OLAN BİR DOĞRUDUR; SENİN YANLIŞINSA DOĞRU OLMA OLASILIĞI OLAN YANLIŞTIR"

Yazarken bir baktım ki ÇOK HAKLIYIM yine ....