KABUL GÜNÜM…
Bazı günler ruhen içimde sebepsiz bir huzur olur bugünde öyle bir durumum vardı… Sebepsiz… Çok koşuşturmacalı günler yaşıyorum bu ara. Çok da memnunum bu duruma ama çoğu akşam yorgunluktan uyuyakalıyorum gece yaparım dediğim işler güne sarkıyor…
Bazı günler ruhen içimde sebepsiz bir huzur olur bugünde öyle bir durumum vardı… Sebepsiz… Çok koşuşturmacalı günler yaşıyorum bu ara. Çok da memnunum bu duruma ama çoğu akşam yorgunluktan uyuyakalıyorum gece yaparım dediğim işler güne sarkıyor…
Bu kısmı girizgâh konunun bununla alakası yok…
Birkaç gündür hatta bir süredir söylenip duruyorum… Üstüme bir şey olmuyor diye…
Olmuyor azizim… Sanırsın bu memlekette bende daha kilolu kimse yok… Bu konuda
çok takıntılı değilim açıkçası. Ama kıyafet almaya girdiğimde işkenceye giriyorum adeta...
Ben çok riskli bir yaşta kilo aldım… Tam
ergenlikte ve buna dair tüm sorunları orada yaşadım. Utandım, sıkıldım… Örtünerek
giyindim, oramı buramı kapattım… Özellikle ergenlikte hayatı kâbus haline
getiren bir eğilimdir bu kilonun size söylenip durması. Anne babayla gidilen ev
gezmelerinde yetişkin güruhun, kendilerinin üçer kat göbek geliştirmiş
olmalarına bakmadan sizi ortalarına alıp konuşacak başka hiçbir şey yokmuş gibi
"ay çok güzel bir bebekti, çok kilo almış inşallah verir” diye yorum
yapmaları sizi sizden alır… Sanki kilo almamışsınızdır, eliniz ayağınız
kopmuştur o derece ciddi bir felaketin eşiğindesinizdir.
Kilo
hakkında yorum yapma takıntısı sanki kilo alan insan kilo aldığını bilmiyor
olabilirmiş gibi veya bunu duymaktan mutlu olacakmış gibi, illa ki söyleme
dürtüsüdür. Bir de kimi insanlar bunu bir taktik olarak kullanırlar. Yeme de
yanında yat bir durumdur.
Gelişme
dönemimde en yakınımdan en uzağıma kadar bu takıntıya sahip olup yanımda
kendini tutamayanına karşı aazınıyüzünü parçalama ebesine küsküyü yapıştırma
dürtüsüne sahip olduğumdan kelli yanımda belli etmemelerini içtenlikle
arzuladığım takıntıdır kiloya yorum takıntısı.
Sanki her
şeyimiz tam memleket olarak tek kusurumuz kilomuz, diyetimiz… Bunun sebebi
sanırım, sürekli eleştirilen ve özgüveni varmış görünüp de aslında yerlerde
sürünen Türk kadınının kompleksten delirecek noktaya geldiğinde dile vurdurarak
deşarj olmasından kaynaklanıyor.
Bana göre Türk
ve kilolu yanyana geldiğinde en komik şey 'aa ama zayıflasa yüzü güzel'
muhabbetidir. Zayıflasa yüzü güzel’e alternatif olarak 'aslında özünde iyidir
ya' ironisi de tavsiye edilir.
Büyüyüp
kadın olduğumda bu konuda daha rahat hissettim kendimi… Hep dikkatli giyinmek
zorunda kaldığım doğrudur ama dünyada bu kadar sıkıntı varken yaşamın merkezine
bunu koyacak kadar küstah olmadım hiç yaşama karşı…
Şimdi bunları neden yazıyorum…
Sevgili Barış Manço neredeyse oradan duysun beni…
Dostlar bu aralar kendimi “hıyar” gibi hissediyorum…
Dün imdat
kolunu çektim… Yani Annem yine hayat kurtardı… “İnsan içine çıkılacak normal”
ciciler aldık onun küçük kızına…
Yav arkadaş ben yakası paçası kesik, bol, dökümlü siyah bol şeyler giymeyi
seviyorum… 44 kilo kaldığım zamanlarımı da bilir yakın dostlarım… Asla dar,
kısa bir şeyler giymişliğim yoktur… Bugünden farklı olarak göbeğimi açardım
dövmem görünsün diye… O da bu yaşta açılır mı artık bilmiyorum… Muhtemelen çok
zayıf olsam da, çok uygun bir giysi olmadıkça yapmazdım…
Bunları
neden yazıp duruyorum hala…
Arkadaş bu kadın babaanne oldu 49 yaşını bitiriyor biraz yavaş gelin ya…
Bir süre
önce şıklık konusunda aşık atamayacağım ama asla benim tarzımda giyinmeyen bir
arkadaşım bana senin şu kıyafetlerine bir el atalım dedi… Hımm dedim; “Üniforma” yaşım geldi herhalde… Klasik
kadın kıyafetleri yaşı… Yani onun şıklığına sözüm yok ama ben “başka biriyim” Ve
sanırım 70 yaşlarımı görürsem de farklı giyinmeyeceğim… Ben bu duruma alışığım
annemde yıllardır “kızım doğru dürüst” giyin der durur…
Bundan birkaç
gün sonra Facebooktan bir arkadaştan (kadın) bir mesaj aldım… “Kızım ya torun
torba sahibi oldun ne hala profil fotoğrafı değiştirip duruyorsun” yazmış...
Öncelikle torunla birlikte torba vermiyorlar… İkincisi de cevabım şu “bilmiyorum”
yani aman birileri ne güzel olduğumu görsün diye içsel bir kaygım var ise de
bir psikolog yardımcı olsun rica edicem… Ama torunumla olan fotoğraflarda çok
güzel çıkıyorum be… Mutluluk yakışıyor insana…
Ama bunla da kalmadı durum… Dün bir arkadaşıma Halk bankasına yatacak bir para
ile ilgili bir espri yapayım dedim… Valla para gelmezse “Halk için soyurum”
dedim… Arkadaşın incelikli zekâsına zaten hayranım… “Boş ver üç kuruş için Halk’ı
tehdit etmeyelim” dedi… Yani güldüm de
ama azcık da bozuldum… Yavaş gelin lan… Bünye zaten huysuz dedik anlamıyorsunuz…
Ben size bir sır vereyim ben her kış başı zayıflar, yaz başı kilo alırım… Ama kilom değişmez… Her gören kış başında “ay zayıfladın mı?” der… Ben de yok canım derim, o bana “yok, yok valla vermişsin hadi bakalım biraz daha ver der” ben de gülümserim… Arkadaşım benim yazın gördüğün kollarımı kışın görmediğin için zayıfladım sanıyorsun… İllüzyon gibi bişi, kadın aynı kiloda ama farklı görünüyor… Mesela üç gün önce çekilmiş fotoğrafıma bakıp ay o zaman daha zayıfmışsın diyen ne çok insan oluyor… Evet, o zaman yani “3 uzun gün önce” zayıftım sonra birden kilo aldım…
Mesela uzun
yıllardır her gördüğünde kilomu aldın sen, kilomu verdin sen diyen bir akrabam
var… Seni şaşırtmak için yapıyorum tatlım diyesim var…
İçinde bulunduğum STK’da göz önünde bir görev üstleniyorum. Bir ara şu an
bizimle olmayan herhalde çok güzel, güzelliğinden ruhunu geliştirmeye fırsat
bulamamış bir abla bana, hem de yüzüme “yani kızım, sonuçta sekreter kulübü
temsil ediyor eli ayağı düzgün olacak” demişti.
Ben de onu düzelttim… Ben hala şişman, ben hala sekreter… Lafı ettiğin
yere dikkat edicen neticesinde…
Sonuçta bir STK için en son gerekli şey fiziki yeterlilik. İçimizde Down Sendromlu,
Otistik üyelerimiz varken… Her yaştan gönültaşlarımız, büyüklerimiz varken…
Tabii her işte niyet çok önemli… O nedenle bir STK asla “stil” ya da “güzellik”
yarışması alanı değildir… Orada farklı amaçlarla bulunan abi ve ablalar zaten
su akar yolunu bulur misali yok olup giderler….
Bugün bir
canım dostumla konuşurken bana “şu elini ayağını düzeltsen bayağı talibin olacak”
dedi mesela… Şimdi okuyunca üzülecek biliyorum ama kötü niyetle söylemese de,
söylediğinin farkında değildi sanırım… Öncelikle talip aramıyorum… Sonra “delikli
boncuk yerde kalmaz, deli kız evde kalmaz…”
Üstüne de
akşam saati kardeşim aradı telefonu açtım yorgunluktan dağılmış bir sesle, o da bana “abla tanımadım valla sesin genç
biri gibi geldi” dedi…
İşte o anda
dedim ki…
BUGÜN BANA
VAYİ KİKİ VAY VAY…
Arkadaş
sanırsın ben 18 yaşında Türkiye Güzellik yarışmasını kazandım… Sonra yaşlandım,
kilo aldım… Yahu ben zaten bu yolculuğa 3.200 gram ama etli butlu başlamışım…
İnce bir çocuktum ama asla zayıf değildim… Genç kızlığımdan beri de bir-iki kez
ciddi şekilde zayıflamış olmama rağmen standardımı korur balıketi-tombul arası
bir yerde yaşarım… Bu aralıkta âşık oldum, sevdiler filan bazı insanlar beni
çok da hoş insanlardı… Nasıl bir körlük yaşadılarsa artık o yakışıklı adamlar…
Harika
kadınlar tanıyorum ben asla bir yarışmaya girmez güzellikleri ama muhteşem
insanlar onlar… Bazılarının işe yaramaz güzellikleri onların yanında saçma
sapan kalıyor…
Fiziki sınırların bir gün bir ufacık kaza ile değiştiği bir yaşam bu…
Açın televizyonları bir seyredin o “stil yarışmalarındaki” güzel kadınların ucuzluğunu, acizliğini, basitliğini…
Açın televizyonları bir seyredin o “stil yarışmalarındaki” güzel kadınların ucuzluğunu, acizliğini, basitliğini…
Harika bir torunum var, çok da güzel… Güzel bir genç kız olur elbette ama
sağlıklı ve aklıselim bir insan olmasını tercih ederim…
Acaba değerlerimizde bir yanlışlık mı var? Ucuz şeylere mi prim veriyoruz…
İçimiz boşaltıldı, saçma insanlar mı olduk… Çünkü bu yazdıklarım birçoğumuzun
sıkıntısı, bize diretilen güzellik kalıpları…
Bir sürü mutsuz adam ve kadın
yaratıyor… Nelere özeniyoruz… Neleri yaşam kılavuzu olarak alıyoruz.
İnsanın
kendinden bahsederek bir şeyleri anlatması en kolayı çünkü bu fiziksel noktaya
verilen aşırı önem, benim için kişiliğe ve akla verilmemiş değerin nelere
verilmiş olduğunun göstergesidir. Eleştirmek isteyen ilkel beyinlerin birincil
kriteri bu durumda yüzeysel olan olacaktır… Yüzeysel olan ise fizikselliktir.
Yani sözün özü
sağlıklı olduğum için, sevdiklerimle olduğum için ve kendimi ifade edebildiğim
için iyiyim ben… Kendimi de zaman zaman hepiniz gibi harika bazen de hıyar gibi
hissediyorum ama tüm bunların fiziksel durumumdan çok ruhsal durumumla alakası
var…
Ayrıca kilo, güzellikle kafayı bozmuş arkadaşlarım… Az daha bunlarla
uğraşadurun nasılsa yakında kara çarşaf içinde hepimiz aynı olucaz siz bu boş işlerle
uğraşırken birileri kasıverecek “Yeni Türkiye’yi” hepimize…
Yazıyı “ben
küçükken Victoria Secret meleğiydim sonra kelek oldum konulu fotoğrafla
paylaşıyorum”
Sağlıklı güler yüzlü günlerimiz olsun…
Sağlıklı güler yüzlü günlerimiz olsun…