15 Haziran 2015 Pazartesi

AKLIMDA...




İyi insan olmak…  Samimiyet, dürüstlük, empati, farkındalık, sevgi, anlayış gibi kavramları iyi anlayıp, bünyede sindirebilmiş insan olmak…

Ama bu konuda kanımca en iyi cevabı Necip Fazıl vermiştir… Okur okur, döner tekrar okurum o cevabı… Üstada sorduklarında “nasip meselesi” demiştir…

Etrafımızda binlerce ışık, renk, görüntü ve binlerce ses varken, bizler daha kendimiz olamazken iyi insan olmak da olmayan bir varoluşta koca bir hayaldir. Koca bir ütopyadır…

Ki insan denen canlı değil midir, ilk ego incinmesinde tırnaklarını bileyip de karşıdakinin yüzünü paramparça etmek için bekleyen? İnsan denen canlı değil midir, kendi gururu altta kalmasın diye her şeyi zebil edebilecek kadar onursuz davranabilen?
“insanlarla bir ladese tutuşmuşum ben. Bir tarafta insan var edildiğinden beri cereyan eden kötülükler, diğer tarafta ise insanın iyi olma mücadelesi. Bu ladeste yenilmeye hiç niyetim yok. Kaybetmek ise aklımın ucundan dahi geçmiyor.

İnsan denen canlı "ben iyiyim" dedikçe ben yapmış olduğu kötülükleri anımsayıp yapabileceği çirkeflikleri zihnimde canlandırarak "aklımda" diyorum.”

AKLIMDA…

İyi insan olmak; çelik gibi bir zırh ister, ipek kadar esnek sinirler ister bir de sabır ister…
"iyi insan her zaman mutlu değildir, ama mutlu insan her zaman iyidir. Toplum insanın iyi olmasını ister, ama insan mutlu olmayı..." diyor Dorian Gray yani Oscar Wilde…

Herkesin üzerinde birleşemeyeceği, göreceli olarak nitelendirilmiş insanlık durumudur “iyi insan olmak”. İnsanın iyi veya kötü olması yargılarımızla ilgilidir. Usame Bin Laden bizim için kötü bir adam iken birçokları için de iyiliksever bir kahramandır. Biraz daha beklersek birileri de İmralı’dan halk kahramanı olarak çıkacaktır… Victor Hugo’nun lafı aslında işin esasını ortaya koyar:
"iyi olmak kolaydır zor olan haksever olmaktır."
Her insan en azından bazıları için iyidir ama insanın değerini ortaya koyan adil olabilmesidir…

İyi insan olmak için kendinizin üzüleceği, kızacağı, kırılacağı, geçmişte sizi acıtan olayları başkalarına yapmamak, intikam almamak, dalga geçmemek, egolarla barışmak, geçmişi unutup daha da umutlu olmak, hayaller kurmak, şans vermek, gülmek gerekir.

Ne kadar zor olabilir ki?

AKLIMDA…

İyi insan olmak; daha az akıl oyunu, daha az entrika, daha çok saf mutluluktur...
İyi insan olabilmek güzelliktir...

Bertolt Brecht, yerden yere çalar kendine iyi insan diyeni...
“İyi insan olacağınıza
Öyle bir yere götürün ki dünyayı
İyilik beklenmesin!”

Mutlak iyi yoktur. Aynı şekilde hiç bir insan saf kötü de değildir. Bir denge ve karışım söz konusudur. Kanunları ve polisi kaldırın, çıkarları ve sosyal değerlendirmeleri yok edin, bir de o zaman bakın kim limitleri nasıl zorlar diye…

Birileri için “özünde iyi” kelimesi kullanılıyorsa… Orada bir yamuk vardır… Özünde iyi olan sözünde de iyi olur neticesinde… Yani…

AKLIMDA…

Etrafıma baktığımda gördüğüm ise şudur… İyi insan terk edilen, oyuna çağrılmayan, partilere davet edilmeyen, bir topluluğa girdiğinde dikkat çekmeyen, bir yerden ayrıldığında yokluğu fark edilmeyen, kutlamalarda kendisine pasta ayrılması unutulan, telefon açmak için zahmete girilmeyen insandır. Çünkü onu kontrol altında tutmanıza gerek kalmaz o iyidir ve size zarar vermediği için varlığını kontrol altına almak gereği duymazsınız. Benim iyi insan tarifim ise buradakinden farklıdır.
Çünkü bence “insanın, kendinin iyi olduğuna inanması, başkalarına karşı çıkmaktan ve haklarını savunmak için savaşmaktan çok daha kolaydır.”

İyilik; Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da değildir. Eyvallah.
Ama Dünya Bankası’nda, Sermayenin kucağında yahut ayağına postal giymiş hiç değildir…

İyilik kaleş’in ucuna çiçek takmak değildir…
Çatlağa uyum sağlayan su gibi akmak değildir…

Herkesle iyi geçinen insan olmak benim fikrimce “iyi insan” olmak demek değildir… İnsan doğasına aykırıdır zira... İnsan tepkisiz yaşayamaz, bir bitkiden farksız hale gelir ki bitki bile sulandığı zaman tepki verir açar, büyür, yeşerir…
Sorgulamak tartışmaları beraberinde getirir, tartışmalar çatışmaları, çatışmalar da en nihayetinde yaratıcı fikirleri. Bu açıdan bakıldığında herkesle iyi geçinen insan modeli kardeşimiz tüm bu çatışmaları içinde yaşayan ama dışarı yansıtmayan kişidir olsa olsa…

AKLIMDA…

Bu kadar yazdım “iyi olmak” üzerine ben elbette “iyi” değilim… Ben zorlayan, halının altına süpürüleni görmeye meraklı, gerçekleri duymaktan korkmayanlardanım… Ama benim içinde iyi olma”mın” kıstasları var…

Benim için iyi olmanın anahtar kelimeleri:
-anlayış (...diyosunn)
-empati (üzülmüş/sevinmiş/korkmuş... Olmalısın)
-değer verme (seni dinliyorum…)
-güven (ben seni biliyorum…)
-iyi niyet (loading...)
-ikna (peki şuna ne dersin? Böyle olması seni rahatsız eder mi?)
-tevazu (yok canım est…)
-espri (içerde farklı modellerimiz de var:)) dır…

Olduğu gibi kabullenmek benim için “iyi olmanın” belirtisi değildir… Bu da benim olmamışlığımdır.

"Ne kadar iyilik varsa hepimiz için
Hepsini dileyip gerisine direniyorum"

AKLIMDA…

DİPNOT:  “ALÇAK EŞEĞE BİNEN ÇOK OLUR…”