12 Nisan 2015 Pazar

KAY'NA'NA NOKTASI :)



Kay’na’na Noktası

Bir gün bir bakmışım anne olmuşum… Sonra bir bakmışım evlat büyümüş…  Kaynama noktasına gelmiş J
Bir gün bir bakacağım ki torunların sayısı artmış…

Ortada “ben kaynana oldum” “ben kaynana oldum” diye dolaşasım var şu aralar…
Mutluluğumuz daim olsun, güzellikler getirsin diye diliyorum hem onlara hem onların mutluluğuyla mutlu olan kardeşlerime, dostlarıma…  Bende, onlarda, emeği olan herkesler de mutlu olsun…
Netice de gökten düşen 3 elma…
Benim âcizane dileğim bu 3 elmanın hak edenlerin yüreklerine düşmesi…

Kaynana noktası kulağa “kaynama noktası” gibi geliyor dimi…
İçten yanmalı motor durumu söz konusu valla…
Allahım diyorum, ben kaç yaşına geldim… Bu çocuk ne zaman bu kadar büyüdü…

Ben hep “çokbilmiş” oldum… Yani bu karşımdakilerin benimle ilgili yorumu oldu çoğu zaman…

Eski eş bana bir gün “sen çok fena “kaynana” olursun” demişti. O bilmez ama bundan çok korkmuştum o gün…

Çünkü ben üstümde baskı kurulmasından hiç hazetmeyen bir çocuk ve yetişkin oldum hep…
Birilerinin çıkıp bana yarım yamalak bilgisi ile hâkim olmadığı bir konuda sırf bir kelam etmiş olmak için ettiği laflara hiç tahammül edemedim… Biri yanlış bir şey söylediğinde, hele de bunu çok da doğru bir kelam ediyormuş edasıyla dikte ettiğinde içime koca bir kaçma kurtulma ateşi düştü hep… ya da içimde kaçtım gittim…

Benim akıllı, kararlı bir kayınvalidem vardı. İlk başlarda annemden hiç alışkın olmadığım karışma ya da onun fikrine uygun olmayan bir şey yaptığımda, bunu onaylamama durumundan rahatsız oldum.  Ama zaman ve süreç bana onun ne kadar çok şeyi öngördüğünü, beni hangi konularda uyardığını ve ne kadar haklı olduğunu gösterdi…  Önemle belirtmek isterim ki tek bir gün tartışmadık, sözünden çıkmadım… Ama bazı davranışlarımı ona uydurmaya çalışırken zorlandım. Ona göre fazla özgür yanlarım bazen içimde isyan etti… Bir gün boşandım…  İznini almadan bunu yapmış olmasam asla boşanamazdım… Çünkü kendi annemden daha fazla evliliğim içinde boşanma fikrime karşı durdu.  Ona göre bunu asla yapmamalıydım. Şimdi yıllar sonra geçmişe baktığımda kendisini hasretle ve rahmetle anıyor ve birçok konuda “annem haklıymış” diyorum. Çünkü şimdi ki tecrübem o zaman ki Emine’nin hatalarını bana çok net gösteriyor.

Eski eş bugün ne düşünür bilmem ama ben tüm yaşamım içinde en şanslı olduğum konulardan birinin gönlüme, huyuma, suyuma, gözümün gördüğü güzellik, içimin hissettiği doğruluk anlayışına bu kadar uygun bir geline sahip olmak olduğunu düşünüyorum.
Sıla ve ben Poyraz’ın 1 yıllık bir askerlik sürecini çok eğlenerek, çok özleyerek birlikte geçirdik… Oğlanı ülkenin bir ucuna gönderdik ve birlikte özlemle bekledik… Ben çok şanslıyım çünkü onun evladımı nasıl sevdiğini kendi gözümle gördüm… Bir annenin bu sevgiyi nasıl anladığını çok iyi anladım. Bu benim için çok önemli çünkü boşanmamdan çok kısa bir süre önce kayınvalidem bana bakıp çok kırgın ve alınmış bir sesle… “sen artık benim oğlumu sevmiyorsun” demişti… Sorun belki sevmek değildi ama kesinlikle tahammülün evlilik içinde azalmasıydı… Ben bile farkında değilken annemin bunu nasıl anladığı anlamamıştım… Oysa bir bakış, bir gülüş yetermiş bir annenin bunu anlamasına…  Benim kızım oğlumu seviyor… ;)


Şimdi evlatlarım yola çıkarken ikisi içinde o sevginin, hoşgörünün ve saygının sürmesini diliyorum. 

Çünkü yaşam güzellikleri kadar sıkıntıları ve zorluklarıyla da geliyor… Umuyorum bu yol onları güzelliklere, birlikte taşır… Ben nasıl oğlumdan razıysam kızımdan da razıyım…

Karışır, değişir ona hayatı dar eder miyim bilmiyorum… Umarım yapmam J Ama Kay’na’na Noktam çok farklı fikirlerimiz olmadığını,  o nedenle çok güzel kaynaştığımızı bu birliktelik içinde oğlumun yandığını söylüyor…

Çok yolumuz var birlikte… Birlikte çok şey yapacağız… Benim kızım olmadı…  Sılam evimize “kız evlat” bolluğu ve bereketiyle geldi…  Sadece benim değil, Poyraz’ın değil, Ferit babasının da kıymetlisi o…
Adamın içinden bambaşka bir adam çıktı baştan böyle olsa valla boşamazdım J


İkili ilişkilerde 1. kural insanların fikirlerine saygı duymak,  bilgi ve fikri dikta etmemek olmalı… 

Biri bana gerçek zeminli bir nedenle bir eleştiri getirmiyorsa ve kendini herkesten bilgili, üstün sanıyorsa ve konuşmaya “bence” diye başlamayıp, inatla ben haklıyım diye devam ediyorsa… Ve fikrini bağırarak söylüyorsa…
Dinlemiyorum…

Biri bana sürekli kendi hırslarıyla, kıskançlıklarıyla geliyorsa, geldiğinde bulacağı yerde olmuyorum…

Biri benimle konuşurken “bak” diye konuşmaya başlıyorsa “bakmıyorum”

Ben tüm yaşamım boyunca “dominant” olmakla suçlandım…

Bazen çok haklı olsalar da çoğu kez hissiyatım bunun benimle ve fikirlerimle ilgili sıkıntılarından kaynaklandığı oldu.  Asıl mesele, birçok zaman onların benim üzerimde kurmak istedikleri otoritede başarısız olmalarının karşılığında, bana karşı takındıkları hırçın tavrın da  “benim suçum” olmasıydı ve istedikleri sonucu alıp bana söz dinletemeyince  “sen de çok dominantsın ama”  dediler J oysa ben aklıselim fikirlere çok saygılıyımdır. Ve gerçekten saygın bulduğum insanların fikirlerini benden küçük ya da büyük fark etmeksizin dinler, değer veririm.  Ama kendini çok akıllı zannedenlere,  akılsızlığa ve hırslara karşı tahammülsüz olduğum doğrudur.

Hep bundan korktum Poyraz büyürken. Bir gün karşıma tahammül edemeyeceğim birini severek gelirse neylerim diye düşündüm. İstemeden kırarım… Zorlanırım.

O nedenle “Kay’na’na noktamda” bunu yaşamımdan uzak tutmak için hep dua ettim.
İşte o yüzden akıllı ve fikirleri olan bir evlat yetiştirmeye çalıştım.  Çünkü doğrular doğruları getirir… Ve işte o yüzden akıllı, saygı duyduğum fikirleri olan, tertemiz yürekli bir gelinim oldu…

EZCÜMLE;

GELİNİ İYİ TUT YAŞLANACAKSIN BİR TEK OĞLUN VAR J)))))))

SILAM GÜZEL KIZIM, AGNES’IM, SO FLUFFYYYY…
HOŞGELDİN…
ÇOK HOŞGELDİN… İÇİMİ ISITTIN… YÜREĞİMİ RAHATLATTIN…
İYİ Kİ GELDİN J NE ÇOK GÜZELLİK GETİRDİN J


(ağlamıyorum gözüme bir şey kaçtı)