Kay’na’na
Noktası
Bir
gün bir bakmışım anne olmuşum… Sonra bir bakmışım evlat büyümüş… Kaynama noktasına gelmiş J
Bir
gün bir bakacağım ki torunların sayısı artmış…
Ortada
“ben kaynana oldum” “ben kaynana oldum” diye dolaşasım var şu aralar…
Mutluluğumuz
daim olsun, güzellikler getirsin diye diliyorum hem onlara hem onların
mutluluğuyla mutlu olan kardeşlerime, dostlarıma… Bende, onlarda, emeği olan herkesler de mutlu
olsun…
Netice
de gökten düşen 3 elma…
Benim
âcizane dileğim bu 3 elmanın hak edenlerin yüreklerine düşmesi…
Kaynana
noktası kulağa “kaynama noktası” gibi geliyor dimi…
İçten
yanmalı motor durumu söz konusu valla…
Allahım
diyorum, ben kaç yaşına geldim… Bu çocuk ne zaman bu kadar büyüdü…
Ben
hep “çokbilmiş” oldum… Yani bu karşımdakilerin benimle ilgili yorumu oldu çoğu
zaman…
Eski
eş bana bir gün “sen çok fena “kaynana” olursun” demişti. O bilmez ama bundan
çok korkmuştum o gün…
Çünkü
ben üstümde baskı kurulmasından hiç hazetmeyen bir çocuk ve yetişkin oldum hep…
Birilerinin
çıkıp bana yarım yamalak bilgisi ile hâkim olmadığı bir konuda sırf bir kelam
etmiş olmak için ettiği laflara hiç tahammül edemedim… Biri yanlış bir şey
söylediğinde, hele de bunu çok da doğru bir kelam ediyormuş edasıyla dikte
ettiğinde içime koca bir kaçma kurtulma ateşi düştü hep… ya da içimde kaçtım
gittim…
Benim
akıllı, kararlı bir kayınvalidem vardı. İlk başlarda annemden hiç alışkın
olmadığım karışma ya da onun fikrine uygun olmayan bir şey yaptığımda, bunu
onaylamama durumundan rahatsız oldum.
Ama zaman ve süreç bana onun ne kadar çok şeyi öngördüğünü, beni hangi
konularda uyardığını ve ne kadar haklı olduğunu gösterdi… Önemle belirtmek isterim ki tek bir gün
tartışmadık, sözünden çıkmadım… Ama bazı davranışlarımı ona uydurmaya
çalışırken zorlandım. Ona göre fazla özgür yanlarım bazen içimde isyan etti…
Bir gün boşandım… İznini almadan bunu
yapmış olmasam asla boşanamazdım… Çünkü kendi annemden daha fazla evliliğim
içinde boşanma fikrime karşı durdu. Ona
göre bunu asla yapmamalıydım. Şimdi yıllar sonra geçmişe baktığımda kendisini
hasretle ve rahmetle anıyor ve birçok konuda “annem haklıymış” diyorum. Çünkü
şimdi ki tecrübem o zaman ki Emine’nin hatalarını bana çok net gösteriyor.
Eski
eş bugün ne düşünür bilmem ama ben tüm yaşamım içinde en şanslı olduğum
konulardan birinin gönlüme, huyuma, suyuma, gözümün gördüğü güzellik, içimin
hissettiği doğruluk anlayışına bu kadar uygun bir geline sahip olmak olduğunu
düşünüyorum.
Sıla
ve ben Poyraz’ın 1 yıllık bir askerlik sürecini çok eğlenerek, çok özleyerek
birlikte geçirdik… Oğlanı ülkenin bir ucuna gönderdik ve birlikte özlemle
bekledik… Ben çok şanslıyım çünkü onun evladımı nasıl sevdiğini kendi gözümle
gördüm… Bir annenin bu sevgiyi nasıl anladığını çok iyi anladım. Bu benim için
çok önemli çünkü boşanmamdan çok kısa bir süre önce kayınvalidem bana bakıp çok
kırgın ve alınmış bir sesle… “sen artık benim oğlumu sevmiyorsun” demişti…
Sorun belki sevmek değildi ama kesinlikle tahammülün evlilik içinde
azalmasıydı… Ben bile farkında değilken annemin bunu nasıl anladığı anlamamıştım…
Oysa bir bakış, bir gülüş yetermiş bir annenin bunu anlamasına… Benim kızım oğlumu seviyor… ;)
Şimdi
evlatlarım yola çıkarken ikisi içinde o sevginin, hoşgörünün ve saygının
sürmesini diliyorum.
Çünkü
yaşam güzellikleri kadar sıkıntıları ve zorluklarıyla da geliyor… Umuyorum bu
yol onları güzelliklere, birlikte taşır… Ben nasıl oğlumdan razıysam kızımdan
da razıyım…
Karışır,
değişir ona hayatı dar eder miyim bilmiyorum… Umarım yapmam J Ama Kay’na’na Noktam çok
farklı fikirlerimiz olmadığını, o
nedenle çok güzel kaynaştığımızı bu birliktelik içinde oğlumun yandığını
söylüyor…
Çok
yolumuz var birlikte… Birlikte çok şey yapacağız… Benim kızım olmadı… Sılam evimize “kız evlat” bolluğu ve
bereketiyle geldi… Sadece benim değil,
Poyraz’ın değil, Ferit babasının da kıymetlisi o…
Adamın
içinden bambaşka bir adam çıktı baştan böyle olsa valla boşamazdım J
İkili
ilişkilerde 1. kural insanların fikirlerine saygı duymak, bilgi ve fikri dikta etmemek olmalı…
Biri
bana gerçek zeminli bir nedenle bir eleştiri getirmiyorsa ve kendini herkesten
bilgili, üstün sanıyorsa ve konuşmaya “bence” diye başlamayıp, inatla ben
haklıyım diye devam ediyorsa… Ve fikrini bağırarak söylüyorsa…
Dinlemiyorum…
Biri
bana sürekli kendi hırslarıyla, kıskançlıklarıyla geliyorsa, geldiğinde
bulacağı yerde olmuyorum…
Biri
benimle konuşurken “bak” diye konuşmaya başlıyorsa “bakmıyorum”
Ben
tüm yaşamım boyunca “dominant” olmakla suçlandım…
Bazen
çok haklı olsalar da çoğu kez hissiyatım bunun benimle ve fikirlerimle ilgili
sıkıntılarından kaynaklandığı oldu. Asıl
mesele, birçok zaman onların benim üzerimde kurmak istedikleri otoritede
başarısız olmalarının karşılığında, bana karşı takındıkları hırçın tavrın
da “benim suçum” olmasıydı ve
istedikleri sonucu alıp bana söz dinletemeyince
“sen de çok dominantsın ama”
dediler J oysa ben aklıselim fikirlere çok saygılıyımdır.
Ve gerçekten saygın bulduğum insanların fikirlerini benden küçük ya da büyük fark
etmeksizin dinler, değer veririm. Ama
kendini çok akıllı zannedenlere, akılsızlığa ve hırslara karşı tahammülsüz
olduğum doğrudur.
Hep
bundan korktum Poyraz büyürken. Bir gün karşıma tahammül edemeyeceğim birini
severek gelirse neylerim diye düşündüm. İstemeden kırarım… Zorlanırım.
O
nedenle “Kay’na’na noktamda” bunu yaşamımdan uzak tutmak için hep dua ettim.
İşte
o yüzden akıllı ve fikirleri olan bir evlat yetiştirmeye çalıştım. Çünkü doğrular doğruları getirir… Ve işte o
yüzden akıllı, saygı duyduğum fikirleri olan, tertemiz yürekli bir gelinim
oldu…
EZCÜMLE;
GELİNİ
İYİ TUT YAŞLANACAKSIN BİR TEK OĞLUN VAR J)))))))
SILAM
GÜZEL KIZIM, AGNES’IM, SO FLUFFYYYY…
HOŞGELDİN…
ÇOK
HOŞGELDİN… İÇİMİ ISITTIN… YÜREĞİMİ RAHATLATTIN…
İYİ
Kİ GELDİN J NE ÇOK GÜZELLİK GETİRDİN J
(ağlamıyorum
gözüme bir şey kaçtı)