"ben
konuşmayayım cümle kendini anlatıyor" diyeceğim ama dayanamıyorum.
Fuzuli’nin
öyle dolu dolu, öyle büyük, öyle şairane ve öyle mükemmel cümlesi. Üstüne
haftalarca düşünülebilecek, günlerce ağlanabilecek, sayfalarca kitap
yazılabilecek bir cümle. Öyle bir cümle ki her duyduğunda tüylerini diken diken
eder adamın.
"yahu"
demek geçiyor insanın içinden. "yahu ben bu yedi kelimeyi sürekli her
yerde kullanıyorum. Ama yan yana gelince nasıl böyle mükemmel olmuş
dedirtebilecek bir cümle.
Sözlerin
yıkıcılığı ama bir o kadar kısırlığı sonrası içine düşülen çaresizlik
tanımlaması...
Bir şeyin
değişmiceğini bilerek susmayı becerememenin hüzünlü dile getiriliş şekli...
En sonunda
gönlün rıza gösterip aradan çekilmesiyle hükümsüz kalır söz. Susuyorsan gönül
de ister istemez razı gelir. Eli mahkûm. Nihayetinde, dil de senin gönülde. Dil
yorgunsa gönül onu taşır; nasıl gönül yorgunluklarını yıllarca taşıdıysa dil…
ah'lar ile an'ların olağan buluşması gibi kocaman bir cümle bu. Gönlün susmaya
razı olması, olmuyorsa zorla susturulması en hayırlısıdır. Söylemenin tesiri
olacak olsa zaten söylemeye gerek kalmayacaktır. Gönül susmasa da sesini duyan
yoktur. Vazgeçmelidir.
Neticesinde
cümle bir kez olsun susup karşısındaki anlamaya çalışmayan, belki denese de
başaramayacak insanlarla iletişim kurmaya çalışırken içerden bi yerden yükselen
nidadır…
Daha önce
defalarca anlatılmaya çalışılan bir yanlışın yine yapıldığı anlarda ister
istemez tekrar edilir. En kötüsü bu hatayı yapan kişi ile yalnız olmaktır. O
yanlışını yapar, vicdan muhasebesini bir şekilde sen tutarsın çünkü başka
insana değer vermek olmayacak olanı yeri geldiği zaman nafile beklemektir.
“Dost
bî-vefa, felek bî-rahm, devran bî-sükûn; derd çok, hemderd yok, düşman kavî,
talih zebûn"
Diyen
Fuzuli zaten kendi anlatmamış mı dünya halini…
İnsanın tüm
dünyaya bakıp fuzuli bu işler diyesi gelmiyor mu?
Netice de
gönlü razı etmekle hallolabilecek mesele.
Mademki
tesiri yok söylemenin,
Anla ki
manası da yok
Be adam/be
kadın!
Susmalı...
Çünkü…
“Malumun
zikri zuldur”… Lakin…
Söylesem
tesiri yok, sussam gönül râzı değil.
Hamiş;
Madem “Fuzuli” geldi akla sabahın erkeninde… Yine ondan bir cümle ile nokta
koymalı cümleye…
“Mey biter
saki kalır. Her renk solar haki kalır. İlim insanın cehlini alsa da, hamurunda
varsa eşeklik; baki kalır.”