12 Aralık 2014 Cuma

ÖZENTY



Özentiyim ben, ya siz

Değilsiniz dimi? Hiçbiriniz mi? Azcık bile mi? Hiç mi?

Aferin size :)

Çünkü özenti olsaydınız maazallah neler yapıyor olurdunuz… Dimi?

Ne bileyim mesela birçoğunuz “sabah bi neskaave içmeden kendime gelemiyorum” derdiniz… Ya da ne bileyim birçoğunuz üstünde yürüyemediğiniz platformlu ayakkabıları giyerdiniz… Daha beteri de olabilirdi tabii maazallah sarışınlığa özenmiş esmer Türk kadınlarından biri olabilirdiniz… Bunlar neşeli özentiler ama… Kapkara kaşlı sapsarı saçlı ve dibinden siyahları bi barnak çıkmış bir abladan daha eğlenceli ne olabilir? Belki barnak arası terlik giyen memleketim erkeği

Belki de içinde bulunduğumuz "özenty" durumunu en iyi anlatan diyalog şudur

“- gel şurda bi kahve içelim?
- ay, burda mı?
- ne var kızım ya, mis gibi çay bahçesi işte.
- aa, ben sıtarbakstan başka yerde içmem kahveyi
- höyt, otur dedim ulan!
- bedenimi oturtabilirsin Kadir ama kişiliğimi asla!”
Oturmaz o kişilik Kadir, 3-5 kişiliktir. Olmadığı/ olamadığı her şeydir.
Kişilik oturmaz, dil oturmaz... o abladan cacık olmaz...


Özenmekle “özenti olmak” arasında “otokontrol kaybından” oluşan çok kaygan bir hemzemin geçit vardır. Bir şeylere özenmek bu nedenle hırslanmak, çalışmak, azmetmek, başarılı olmak için motive olmak tüm bunlar yazının kapsamı dışında… Çok başarılı bir abinin ya da ablanın takipçisi olmak, feyz almak çok güzel şeyler…

Ancak burada söz olmadan olanlara, olamamışlara…”mış”lara… “mış gibilere” toplama insan olanlara. Onun bunun kişiliğinden geçinirler bunlar Çok pis bir şeydir bu. Bir dakikası bir dakikasını tutmaz ayrıca milletin yalakasıdır bu tipler. Her yola gelirler.

Zekiymiş gibi davranırlar, iyiymiş gibi davranırlar, seçkinmiş gibi davranırlar… Seviyormuş gibi davranırlar, eşitlikten yanaymış gibi davranırlar…
Mesela birilerinin halk üzerindeki etkisinin nedenini arayanlar bu noktaya bir dikkat etsin adam hiçbir şeymiş gibi davranmıyor… Gerçekten kötü, gerçekten ayarsız, gerçekten hırsız, gerçekten haktan hukuktan anlamıyor, gerçekten despot, gerçekten yüzsüz… Ama bu gerçeklik kabul görüyor…

Ya diğeri özellikle kadınların “mış”lı geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman halleri…
Her kesimde var maalesef… Herkes “Tarz benim” diyor… İş ve özel hayat gereği o kadar çok olamamışın olmuş gibi davrandığı yerlerde oluyorum ki… İçlerindeki gerçek insanlar hemen gözümü alıyor. Samimiyetleri, doğrulukları, oldukları gibi oluşlarıyla…

Oldum olası beceremiyorum ben “idare” işlerini… Bir gülesim geliyor, bir dalga geçesim geliyor… Hatta bazen bir dövesim geliyor…

Özenti olmak birilerinin zorlamasıyla kafanıza sokulmuş şeylerde devam etmek ya da dogmatik bir çöplükte krallık taslamak değildir de nedir?
Gençliğe bir bakmak lazım… Aynı anda hem punk hem hippi, hem tutucu, hem ilerici olunabilineceğini zanneden ve bu grupların çok farklı anlamlara sahip olduğunu halen kavrayamamış ya da ne giydiğini ne dediğini anlayamadığım, Türk gençliğinin çoğunun içinde bulunduğu durum…

Burada konusu geçen “özenty” bir rol model alıp ondan yola çıkarak ilerlemek durumundan farklıdır elbette. Burada konusu geçen içi boş, ya da kıskançlıkla doldurulmuş bir durumdur. En çok konuşmalarında kendini ele veren insanlardır. Özellikle ortaya attığı bir fikre karşıt bir şey söylediğinizde hemen geri çekiliyorsa, “evet aslında…” falan gibi başlayıp saniyesinde sizin gibi de düşünebilir moda giriyorsa karşınızda anlayışlı bir arkadaş mı yoksa kişiliğini oturtamamış biri vardır önce anlayamazsınız… Ama elbette süreç içinde aradaki farkı kavrarsınız. Yoksa elbette bu yargılamayı getirenlerin bir kısmı da özgünlükten ölmemektedir.

Aslında toplumun baskıcı tutumunda kendi olmayı başaramayan, bir gruba ya da bir sınıfa dâhil olduğunda kendini ancak ifade edebildiğini düşünen, çoğunlukla ezik hisseden ve bu yüzden de taklit ederek başkaldırma çabasında olan insandır aslında özenti insan.

Elde olanlar belli, yapılanlar belli. Yeryüzüne olsa olsa, en fazla 1 milyon orijinal, kendine münhasır insan gelmiştir ve bunların dışında, ne kadar aykırı hayatlarımız olsa da belli bir noktada sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp durduğumuz günlük hayatlarımızda zaten ister istemez bir yerde özentinin Allah’ıyız hepimiz.

Cümle içinde kullanayım…
“Ben özenti gördüm!”

Özentilerden diyar diyar kaçıp uygun yere saklandım, tüylerim diken diken olmuşken belki net çeker diye özentileri bir de amuda kalkıp dikizledim, sonuç hep aynıydı… Özenti avcısı değilsem de bir kaçını toplum içinde dertop edesim var

Ama özentilerle ilgili sorunumun sebebi başka… Biz özene dururken vatan gidiyor maalesef…

O nedenle;
Hamiş;

HEY TÜRK GENÇLİĞİ;
GİTTİĞİN YOL ÖZENTİ
YETER ARTIK FARKET!

YETER ARTIK VAZGEÇ!