Özentiyim
ben, ya siz
Değilsiniz
dimi? Hiçbiriniz mi? Azcık bile mi? Hiç mi?
Aferin size :)
Çünkü
özenti olsaydınız maazallah neler yapıyor olurdunuz… Dimi?
Ne bileyim
mesela birçoğunuz “sabah bi neskaave içmeden kendime gelemiyorum” derdiniz… Ya
da ne bileyim birçoğunuz üstünde yürüyemediğiniz platformlu ayakkabıları
giyerdiniz… Daha beteri de olabilirdi tabii maazallah sarışınlığa özenmiş esmer
Türk kadınlarından biri olabilirdiniz… Bunlar neşeli özentiler ama… Kapkara
kaşlı sapsarı saçlı ve dibinden siyahları bi barnak çıkmış bir abladan daha
eğlenceli ne olabilir? Belki barnak arası terlik giyen memleketim erkeği
Belki de
içinde bulunduğumuz "özenty" durumunu en iyi anlatan diyalog şudur
“- gel şurda
bi kahve içelim?
- ay, burda
mı?
- ne var
kızım ya, mis gibi çay bahçesi işte.
- aa, ben
sıtarbakstan başka yerde içmem kahveyi
- höyt,
otur dedim ulan!
- bedenimi
oturtabilirsin Kadir ama kişiliğimi asla!”
Oturmaz o
kişilik Kadir, 3-5 kişiliktir. Olmadığı/ olamadığı her şeydir.
Kişilik
oturmaz, dil oturmaz... o abladan cacık olmaz...
Özenmekle
“özenti olmak” arasında “otokontrol kaybından” oluşan çok kaygan bir hemzemin
geçit vardır. Bir şeylere özenmek bu nedenle hırslanmak, çalışmak, azmetmek,
başarılı olmak için motive olmak tüm bunlar yazının kapsamı dışında… Çok
başarılı bir abinin ya da ablanın takipçisi olmak, feyz almak çok güzel şeyler…
Ancak
burada söz olmadan olanlara, olamamışlara…”mış”lara… “mış gibilere” toplama
insan olanlara. Onun bunun kişiliğinden geçinirler bunlar Çok pis bir şeydir
bu. Bir dakikası bir dakikasını tutmaz ayrıca milletin yalakasıdır bu tipler.
Her yola gelirler.
Zekiymiş
gibi davranırlar, iyiymiş gibi davranırlar, seçkinmiş gibi davranırlar…
Seviyormuş gibi davranırlar, eşitlikten yanaymış gibi davranırlar…
Mesela
birilerinin halk üzerindeki etkisinin nedenini arayanlar bu noktaya bir dikkat
etsin adam hiçbir şeymiş gibi davranmıyor… Gerçekten kötü, gerçekten ayarsız,
gerçekten hırsız, gerçekten haktan hukuktan anlamıyor, gerçekten despot,
gerçekten yüzsüz… Ama bu gerçeklik kabul görüyor…
Ya diğeri
özellikle kadınların “mış”lı geçmiş, gelecek ve şimdiki zaman halleri…
Her kesimde
var maalesef… Herkes “Tarz benim” diyor… İş ve özel hayat gereği o kadar çok
olamamışın olmuş gibi davrandığı yerlerde oluyorum ki… İçlerindeki gerçek
insanlar hemen gözümü alıyor. Samimiyetleri, doğrulukları, oldukları gibi
oluşlarıyla…
Oldum olası
beceremiyorum ben “idare” işlerini… Bir gülesim geliyor, bir dalga geçesim
geliyor… Hatta bazen bir dövesim geliyor…
Özenti
olmak birilerinin zorlamasıyla kafanıza sokulmuş şeylerde devam etmek ya da
dogmatik bir çöplükte krallık taslamak değildir de nedir?
Gençliğe
bir bakmak lazım… Aynı anda hem punk hem hippi, hem tutucu, hem ilerici
olunabilineceğini zanneden ve bu grupların çok farklı anlamlara sahip olduğunu
halen kavrayamamış ya da ne giydiğini ne dediğini anlayamadığım, Türk
gençliğinin çoğunun içinde bulunduğu durum…
Burada
konusu geçen “özenty” bir rol model alıp ondan yola çıkarak ilerlemek
durumundan farklıdır elbette. Burada konusu geçen içi boş, ya da kıskançlıkla
doldurulmuş bir durumdur. En çok konuşmalarında kendini ele veren insanlardır.
Özellikle ortaya attığı bir fikre karşıt bir şey söylediğinizde hemen geri
çekiliyorsa, “evet aslında…” falan gibi başlayıp saniyesinde sizin gibi de
düşünebilir moda giriyorsa karşınızda anlayışlı bir arkadaş mı yoksa kişiliğini
oturtamamış biri vardır önce anlayamazsınız… Ama elbette süreç içinde aradaki
farkı kavrarsınız. Yoksa elbette bu yargılamayı getirenlerin bir kısmı da
özgünlükten ölmemektedir.
Aslında
toplumun baskıcı tutumunda kendi olmayı başaramayan, bir gruba ya da bir sınıfa
dâhil olduğunda kendini ancak ifade edebildiğini düşünen, çoğunlukla ezik
hisseden ve bu yüzden de taklit ederek başkaldırma çabasında olan insandır
aslında özenti insan.
Elde
olanlar belli, yapılanlar belli. Yeryüzüne olsa olsa, en fazla 1 milyon
orijinal, kendine münhasır insan gelmiştir ve bunların dışında, ne kadar aykırı
hayatlarımız olsa da belli bir noktada sürekli aynı şeyleri tekrarlayıp
durduğumuz günlük hayatlarımızda zaten ister istemez bir yerde özentinin
Allah’ıyız hepimiz.
Cümle
içinde kullanayım…
“Ben özenti
gördüm!”
Özentilerden
diyar diyar kaçıp uygun yere saklandım, tüylerim diken diken olmuşken belki net
çeker diye özentileri bir de amuda kalkıp dikizledim, sonuç hep aynıydı… Özenti
avcısı değilsem de bir kaçını toplum içinde dertop edesim var
Ama
özentilerle ilgili sorunumun sebebi başka… Biz özene dururken vatan gidiyor
maalesef…
O nedenle;
Hamiş;
HEY TÜRK
GENÇLİĞİ;
GİTTİĞİN
YOL ÖZENTİ
YETER ARTIK
FARKET!
YETER ARTIK
VAZGEÇ!