İLK BAKIŞMA...
Bayramın ilk günü...
Bazen dünya yansa umurunuzda
olmaz ya... İşte öyle bir gün...
Bayram dün geldi bizim
eve...
1990 yılı Nisan ayı...
9'unda doğdu Poyraz...
Yaşadığım gerilim, mutluluk
ve korku duygularının tümünü dün tekrar hissettirdi bana Dila…
Derler ya;
“evlat sermaye ise, torun
kârdır”
Yarım yamalak kurulmuş
ailelerin ileride ne gibi sorunlar doğuracağını, çocukların ne gibi buhranlar
yaşayacağını, aynı yatağı paylaşan ama birbirlerinden öldüresiye nefret eden
insanların hayatlarının nasıl da paramparça olacağını yapmış olduğum
gözlemlerden ve yaşam tecrübemden yeterince öğrendim. Gerçi bizimkiler (annem ve
babam) kadar güzel bir aile kurabileceğimi düşünerek yola zaten çıkmamıştım
ben… Şartlar çok da o düzlemde gelişmemişti… Ama oğlum gözümün önünde çok güzel
bir aile kurdu… Güle oynaya, anlayış ve sabırla… Gençliğine rağmen Sıla’mın
akıllı olgunluğuyla… Poyraz’ın içtenliği ve sevgisiyle… Ama torun dediklerinde
inanamadım… Askerliğin bitmesini beklerken toruna şafak saymaya başladık.
Bitmeyen 9 ay yapmışlar
meğerse… Kendi hamileliğimde nasıl bekledim çok hatırlamıyorum ama normalden
geç doğan bir bebek olduğu için son haftanın bitmediğini hatırlıyorum sadece…
Ama Sıla’da bir başka bitmedi benim için o 9 ay… Giderek uzadı…
Ama sonunda bitti… Dün çok
heyecanlı bir saatin ardından “torun” geldi…
Herkesler genç babaanne
oldun filan dese de… 24 yaşında oğlanı doğurup o 25 yaşında iken yani “49”
yaşında babaanne oldum… Yenilerde insanlar bir zor evlenip, bir zor
doğurduğundan geç olunuyor bu işler… Oysa bizde işler böyle yürümüyor… Kötü
örnekler, dünyanın zorlaşıyor olması bizi yıldırmıyor… Biz seviyoruz “aile” olmayı…
Çocuklanmayı… Minnettarım bize rağmen evli olmayı isteyen oğluma… Oysa
elimizden geleni yaptık valla bu kurumdan hoşlanmasın diye ama çocuk akıllı
mesele olayda değil sizde sorun vardı dedi
Ama torun başka bir şey…
Birleştiriyor, duygusallaştırıyor… Gururlandırıyor…
“Ben aşk evliliği yapmadım
yavrum, ama aşkı torunda tattım. Torun benim için aşk demektir” demişti bir
teyze. Onlardan bahsederken “göz parlaması” tanımlamasının gerçekliğini
görmüştüm. Hoş annem ve oğlum arasındaki o büyük sevgi, aşk zaten beni benden
alıyor yıllardır. Poyraz’a sorarsanız asıl annesi o, ben abla-anne arası bir
şeyim onun için…
Kanımca torun Tanrı’nın
insanlara yaşlanma karşılığında verdiği bir rüşvet…
Ama evladın elinde evladını
görmek inanılmaz bir duygu… Güzelliklerle dolu olsun ömürleri analı-babalı…
Onlarda torun görsün bende annem gibi torunumun çocuğunu göreyim
Küçük cadımın gelir gelmez
benden fazla beğeni almasını olgunlukla karşılıyor neticede kızlar
babaannelerine benzerler dimi ama demek istiyorum… Arkadaşımın bebeğinden bir
yaş küçük torunum olması ayrıca mutluluk verici bişi oldu tabii…
GÜZEL BAYRAMLARINIZ OLSUN
DİYORUM. UMUYORUM BU ÜLKEDE VE DÜNYADA ONU VE TÜM BEBEKLERİ, ÇOCUKLARI GÜZEL
GÜNLER BEKLİYORDUR…
YANİ ŞİMDİ BEN BABAANNE Mİ OLDUM?