9 Mart 2015 Pazartesi

ANNEM...


Annem...
Beni doğurarak tüm bunları mümkün kılan...

Annemin en büyük erdemi öyleliği ve hayatı her ayrıntısıyla birlikte kabul edip yaşamasıdır... Son yıllarda bir tamlık geldi üstüne... Hiçbir şeye ihtiyaç duymuyor gibi yaşıyor... Yalnız yaşamanın benim için bu kadar zor olduğu bir yaşta ona bakıp 26 yıl sonra onun yaşına gelebilirsem onun kadar başarıyla bunu yapabilmeyi diliyorum...

Gençliğinde ne kadar güzel bir kadın olduğunun çok da farkında değildi... Annesinin kendisine ezberlettiği "ben çok da güzel değilim" le büyümüşlüğünden olsa gerek hep babamın çok yakışıklı olduğunu söylerdi. O da çok yakışıklıydı ama... Kaşlı gözlü civan bir adamdı... O civan adamın elini tutup gezmeyi çok severdi... Babamı çok severdi... Aldatılmadı... Şiddet görmedi... Hastayken şımartıldı... Huysuzken anlayışla karşılandı... Ama kimse için hayat kolay değildi... O da bu güzel adamı gençken daha yaşanacak çok şeyleri varken... Benim şu an bulunduğum yaştan daha gençken kaybetti...

Üzdük onu biz hele de ben... Babama olan düşkünlüğüm ile onu kaybetmenin öfke ve acısı, içimde ki bitmeyen huzursuzluk ve fırtına oğlum doğana dek sürdü... Hep sevgiyle destek oldu bana... Bazen kızdı bazen darıldı, gönlü kırıldı ama beni yaşamda bir başıma bırakmadı...

Civan kocayı kaybetmenin verdiği acıyla annem orta sınıf abukluklarını bırakıp hayatını kabulle yaşamaya başladı... Başına dünya standartlarına göre kötü bir şey gelince ekşileşmemeyi ondan öğrendim ben... Hür olmayı ondan öğrendim... Çünkü o tüm baskılara rağmen asla döneminin kadınları gibi bir anne, dayatmacı bir gelenekçi olmayı beceremedi... Ben evladımı doğurduğumda için için beni telli duvaklı gelin edememiş olmaya üzüldüyse de oğlumun varlığına sevinmeyi tercih etti… Altan Bey’in yerine koydu Poyraz’ımızı... Hep dedim ona sen doğurdun bunu elâleme ayıp olmasın diye ben doğurmuşum gibi yapıyorum diye...

Oğlumun güzel ananesi... Asi ruhlu... Hırçın gönüllü kadın… Babamda durulduğu gibi oğlumda da duruldu gönlü... Kendi prensini, huysuz zeytin gözlü oğlunu sevdiği kadar benim oğlumu da sevdi...

Severim ben sultanımı... Annem olan biten hiçbir şeyi yargılamaz.
"şeyler" insanların başına gelir... O nedenle normaldir ona göre... Kimsenin ahlakını yargılamak aklına gelmez…

Sevmediği üç beş insan vardır… Öldür Allah sevdiremezsiniz... Ya sever annem... Ya sevmez... Yoktur ara renkleri… Sever gibi yapamaz... Küt der söyler... Tontonlaştı da şimdi de daha az söyler. Babasının kızı olsam da bu yanım anneme benzer…

Hangi konu açılsa o konuda bir şey yaşamış bir arkadaş… Ya da arkadaş çocuğu vardır... Filancanın oğlu evlenmiştir, falancanın evi şuradadır... Ben ve berbat ilgim bunları hiç aklında tutmadığı için hep sinirlenir... Bilmemem onun dünyasına ilgisizliğimdir onun için...

Bende normal bir kız evlat değilimdir ama o da dünya izin verseymiş benden beter bir kız evlat olma potansiyeline sahip özgürlüğü mercan kolye bir kadın olurmuş…

Annemin böyle olması süper bir alanı yanında getirdi bana...
Özgürlük…
Annemin çocuk yetiştirirken en büyük erdemi sanırım özgür bırakmak ve çocuğunun yaşamını her biçimde şefkatle kabullenmekti.
Şimdilerde ben buna “sevgi” diyorum. Çoğu zaman bana bir şeyi dayatmadı. Çocukluğumdan itibaren o budur, şu şudur demedi. Cinsiyet ilkeleriyle beni sıkıştırmadı. Şunu ol, bunu ol demedi. Ben ne olursam olayım beni o halimle sevdi. Cidden sevdi… Ki ben bir anne için zor sevilesi dönemlerden de geçtim.
Başka bir anneden doğmak nasıl bir şey bilmiyorum ve tahayyül edemiyorum.
Annem o kadar benim annem ki. Ben çok memnunum annemden doğmuş olmaktan.
Başka bir anneden doğsam bambaşka olurdum elbet ama iyi ki annemden doğmuşum...
Bence annem benim niteliklerimle ilgilenmiyor sadece var olmam onu memnun ediyor.
Diğer şeyler bonus oluyor...
“Hiç üzmedin beni” tek ayaküstünde söylediği en güzel yalan...
Allah anneme uzun, sağlıklı ve mutlu bir ömür versin.
Ne bu dünyada ne diğer dünyada gam, keder göstermediği gibi içinin neşesini daim kılsın.
Benim annem güzel annelerden...
Anne var yarım kilo anne var beş kilo. Bana soracak olsalar annem hava gibi bir basınçla ifade edilebilir ancak…
Doğuranlar içinde Emine ve Engini doğurmuş olan bedeninin güzel yanaklarından neşeyle ve derin bir sevgiyle öperim.
Soyumun güzel atası… Annem bana verebileceği en güzel erdemlerden birini bahşetti.
Ben özgür olmayı, birini her şeyiyle birlikte okşayarak ve bağışlayarak neşeyle sevmeyi ondan öğrendim.
Dünyanın en güzel pervanesidir kendisi... Yıllardır etrafımızda büyük bir neşeyle ve sevgiyle döner durur.
Canımsın...


Allah varlığını aratmasın…