31 Ekim 2017 Salı

First Runner Up “İkinci kadın”



Konu bu sefer İKİNCİ KADIN… Güzellik yarışması terminolojisi ile “First Runner Up” Yani kıza ikinci oldun demiyorsun, birinciden sonraki ilk gibi bir şeysin diyorsun… Yersen…
Geçen hafta “Aldatan Erkek” dedik zülfüyâre dokunduk… Verdik veriştirdik aldatan erkeğe… İyi de bir erkek aldatıyorsa bir kadın vardır ortada… Tercihi eşcinsellik değilse tabii… Ki bazen anlattığımızdan başkayızdır, hem de yıllarca yaşadığımız kadın bile, ailemiz bile bilmez kim olduğumuzu. Hayatımın çoğu zaman Ferzan Özpetek filmlerinden pek farkı olmadığı için benim için çok olabilir bir şeydir bu…
İKİNCİ KADIN; Kime göre neye göre ikinci kadın elbette… Süregelen bir beraberliği bozmayan erkeğin bazen âşık olarak, bazen sadece evde bulamadığını iddia ettiklerini aramak amacıyla, bazen de bir de yetmez iki tane, iki de yetmez beş tane ver, Allahım ver dediği kadındır o ikinci kadın…
İkinci kadın aslında iki tarafın da bulunduğu konumdur. Birinci için kendinden sonraki her kadın haliyle ikinci kadındır. Aslında ilkini “birinci” konumuna getiren erkeğin tercih yapmak istememesidir. İkinci kadın olmaksa bir tercih meselesidir. Bir erkeğin bencilliğine alet olmanın tercih edilebilir bir yanı varsa tabii… Netice de toplumun ve erkeğin numaralandırma sistemiyle alakalı bir durumdur bu. Kendi başına ben birinciyim, güzellikte inciyim demesinin hiç bir manası yoktur. Aslında çoğu kez üçüncü, dördüncü ve kim bilir daha kaçıncıların geleceğinin işareti olabilecek kadındır.
Aslında sormak istediğim bir şey var bu konuda… İKİNCİYİ GEÇEN KAÇINCI OLUR?
Tanımlamak için yerinde olmaya, yok ilişkinin dinamiklerini, aralarındaki ilişkinin detaylarını bilmem neyi bilmeye gerek yoktur. Bilinen tek veri nettir, yeterlidir: ortada bir sadakatsizlik ve buna ortak olan bir kadın vardır… Zaten mevzu birinci ikinci olması veya mukayese durumu değildir;(haberi varsa) paylaşacak olmasıdır, (haberi yoksa) aldatılıyor olmasıdır…
Çok özür diliyorum burada hemcinsime azcık aptal muamelesi yapıcam çünkü genelde bu ilişkilerde ortada kendini çok akıllı ve özel zanneden bir kazma vardır… Birinci kadın illa ki aldatıldığını bilir, ikinci ikinci olduğunu bilir asıl sorun buna iki kadının da neden onay verdiğidir… Bir erkek için mücadele? Ben kazanacam iddiası? Aşk? Maddi nedenler?
Valla bana göre vakti zamanında ikinciyi geçerek ikinciliğe yerleşmiş olması çok muhtemel ve birinci olabilmesi için de birinciyi geçmesi gereken bir kadın vardır ortada…
At yarıştırıyor sanki pe..venk! İşte ince ayar noktası budur… Her koşulda bir eli yağda, bir eli balda bir kazma vardır bu oyunda…
Bu ülke gibi aleni kumalık müessesi olan, ikinci kadından doğan çocuğu nüfusuna aldıran anaların olduğu, dövüle öldürüle ikinciyi, üçüncüyü, dördüncüyü kabul eden kadınların yaşamak zorunda kaldığı bir yerde, okumuş kadın tarafından seçilmiş ikinci kadınlık eşşekliktir… Cehalettir, kötülüktür… Ve bu yazının konusu işi, mesleği bu olan, sermayesinden yiyen, biri bitince diğerinin ikinci kadını olan profesyoneller değildir…
Elbette bende biliyorum çok samimi ilişkiler olduğunu, bazen tarafların tüm yürekleriyle âşık olduğunu ve bir kadının beraberliği bitirmeyişini, erkeğin bazen çok çaresiz kalabildiğini ama bu durumda o erkek iki kişiyle birlikte değildir. Seçimini yapmıştır ve maalesef bazen aile, bazen, sorumluluklar, bazen seni kimseye yar etmem diyen bir eş ya da içiçe geçmiş maddi koşullar engeldir. Orada seven ve üzülen bir ikinci kadın vardır… Aslında “tek” kadındır oradaki… Yani erkeğin görev kapsamı ikisiyle birlikte olmak değildir… Bu sebeple hayatını bir arafta yaşayan nice erkekler vardır… Burada ikinci kadın aslında yarışı kaybetmiş olan birinci kadındır…
Diğer türdeki ilişkide ikinci kadın varken bazen evdeki eş çocuklar doğurur… Bu durumda ikinci kadın olarak kazanılan “zaferler” de ne kadar büyük olurlarsa olsunlar en sonunda felakete neden olur. Yine de bu ikinci kadının yerinde olmadan atıp tutmak çok kolaydır… Ne güzel sözdür “insan kınadığını yaşamadan ölmezmiş” sözü…
İkinci kadın olmaya dair aşk ile ilgili yüzlerce özür yazabilirsiniz bana ama ben derim ki… Vazgeçmek de sevdaya dâhil, gitmek de…
Aşkı meşki alet etmeyin derim bu işlere. Başka hesaplar bunlar… Yani o yüzden birkaç kadınla bir anda birlikte olabilen aslında sorunlu erkeklerin birlikte oldukları aile, ilişki saymaz kadınlara dair güzellemeler umurumda değil pek…
Kaldı ki âşık bir kadın, âşık olduğu adamın başka bir kadınla birlikte olmasına çok da tahammül edemez. Aşkından her gece öleceğine, çeker gider bir defa ölürsün. Sonuçta Allah gönlüne göre versin güzel hanım kardeşim 🙂 Birilerinin birincisi ikincisi değil, seni hak edenin “tek” i olasın…
Şimdi bana gelince bende bir kadınım ve ikinci bir kadın tarafından hayatı tam olarak 14 yıldır kâbusa döndürülmüş bir kadınım… Öğrendiğim anda evladımı alıp adamı ona devrederek onurumla gitmeme, anında boşanmama rağmen üstelik… Derdimi nedir? Bazen ne yapsan hep ikinci kalırsın… Benim için kişisel ikinci kadın tarifi ise ne zaman ki belâsını bulacak huzura ereceğimiz, ettiğimiz beddualarımızın müsebbibi canlıdır…
Yo kötü biri değilim. Sadece canı yanmış biriyim. Birçoğunuz gibi…
Demem o ki… Monogam değilseniz üzerinize evlilik etiketi koydurmayın dostlar, çoluğun çocuğun, kadının, ananın canını yakmayın…

19 Ekim 2017 Perşembe

ÖLMEYE DEĞER Mİ?

Sabah haber okumaları sırasında bir habere denk geldim... Bir genç kadın mide küçültme ameliyatı sebebiyle ölmüş... Bilemiyorum tabi hangi tür komplikasyonla olmuş bu ama bence bu üstünde durulması gereken bir konu...

Çok fazla TV seyredemiyorum ama TLC diye bir kanal var genelde reality programların olduğu orada "ağır yaşamları" izliyorum hep hatta Amerika'da yaşayan yaklaşık 400 kilodan bugün ancak 100 kusür kiloya inebilmiş ve ölümden kurtulmuş bir delikanlı ile facebook kanalı ile arkadaş olduk...
Tüm yaşamını kilolusun sıkıntısı ile geçirmiş biriyim ben... Oysa hayatımda ilk kez 2-3 senedir gerçekten kiloluyum...Daha önceleri sadece öğretilmiş ve medya ile beyne sokulmuş standartların dışında idim.. Beni rahatsız etmiyor daha çok kendini görmez, bilmez insanları rahatsız ediyordu... Oysa 2 senedir bana da fazla geliyor... "sağlık açısından"...

Ama beklenti sağlığımla ilgili değil...
Çok değil yakın bir tarihte konuşurken bir kadın insan eş durumundan bahis açıldığında bana "yani mesela belki de böyle kilolu olmasan evliliğin sürüyor olurdu" dedi...
İçinde bulunduğum bir STK'da sekreterlik yaparken ayrıldığım kulüpte bir arkadaş gayet başarılı bir sekreter olmama rağmen bana kürsüde çok kısa ve kilolu oluyorsun uzun ve ince birini seçmek lazımdı dedi...

Yıllardır kilomla ilgili aile içi ve dışı iğrenç şakalardan kurtulmuş değilim... Fil sesiyle dalga geçen canım ciğerimden, sen ordan kalkabilecek misin diyen şirinlerime kadar herkes bir vesile ile şaka yapar... Yıllardır beni her gördüğünde azcık kilomu aldın sen ya da iyi iyi vermişsin azcık diyenden... 50 kilodayken zayıflaman lazım diyene kadar çeşit çeşit tacize maruz kalmışlığım var... Tango'da, sokakta, özelimde ve hatta iş hayatımda bile "diyet yap/ yapsan/ yapmalısın" lafını yüz bin kere duydum...Aklına çok saygı duyduğum adamlar bile karşıma geçip sadece bedeni "ince" diye bazı kadınlar için 100 adamdan 90'ı hatunla birlikte olur gibi laflar ettiler bazen bazı kadınlarla olmalarına sebep olarak...Döveyim mi, söveyim mi bilemedim...

Belki o sebep sürekli defans yapan bir ruhum var... Çünkü tam 35 yıldır konu kilom...

En son Bodrum'da aynı denize girdiğimiz için beni hiç tanımadan yakın hisseden bir abla bana akla gelinmeyecek şeyler sordu ve hayatımda ilk kez ona "ne diyon ablam sen" dedim...
Demem o ki ameliyat olan Özge Şen sadece 78 kilo... Yani muhtemelen balık etli bir kızımız... ŞİŞMAN değil... Ki olabilir...Bir doktor tıbbi olarak sağlık açısından gerekli görmedikçe özel hastanelerde fiziksel kaygılar ile yapılan bu ameliyatlar daha çok can alacaktır...
Biliyor musunuz ki 400 kiloda bile doktorlar bu ameliyat için tereddüt ediyorlar...
Anladığım şu ki herkes "ŞEYMA SUBAŞI" olmak derdinde... Yazıyı üç-beş sene evvel yazsaydım "EDA TAŞPINAR" yazardım..

Ben 8 yaşında barbi gibi olucam diye yemek yemeyen çocuk biliyorum...
Oğlum tam delikanlılığa girişte kilo aldığında bir tek kişiye bile kilo esprisi yaptırmamıştım...
Dünyanın en büyük yanılgısıdır insanın fiziği... Çünkü bu bedenin görevi "güzel ve zayıf" olmak değil..İNSAN olmaktır...

Bir yarışta seçilmek için zayıflayan adam görmedim ama zayıflayan kadın gördüm... Ve utandım... Çünkü yetenek ve zekasıyla seçilmesi gereken bir kadına "zayıflaman lazım" diyen zihniyet çöptür...
Bütün gün konusu kilosu olan herkesin ruhu hastadır... Sabahtan akşama zayıflarsa daha güzel olacağını sanan ve hatta bir çoğu habire diyet yapan kadınların çoğu takıntılıdır... Kadınla ilgili tek beklentisi ince olması olan adam varsa bu tip kadınları beğenir zaten... Çünkü incecik genetiğiyle doğmuş insanlar vardır ve emin olun bir kısmı kilo alamadıkları için sıkıntılıdır... Ve bize yapılanın tam tersi de çoğu zaman onlara yapılır.... "çok mu zayıfladın" "ay nasıl bu kadar ince kalıyorsun" "biraz kilo olsan fıstık gibi olacaksın" "ay kemiklerin sayılıyor valla"....

Kadın 78 kilo fıstık gibi ve mide küçültme ameliyatında öldü... Doktor bu ameliyatı para için yapmayı kabul ettiği için suçlu sadece... Yoksa çoğunuz ondan daha suçlusunuz...
İnsanlar kanser oluyor... Çocuklar, gencecik insanlar devasız hastalıklara kapılıyor... O elinde su şisesi ile dolaşıp kalori hesaplayan herkesi bir çocuk onkoloji servisinde 5 saat yalnız bırakacaksın önce...
Yıllar önce aldığım kortizon son üç senede çalışmayan tiroidten dolayı kilo almış olmama rağmen sizlerin çok yiyor demesinden çekindiğim için az yiye yiye bedenime eziyet ediyorum... Yanlış beslenmenin kralını yapıyorum her daim...
100 kilonun çok üstünde ve gerçekten sağlık olarak bunu yaptırmış olanlar için bile risk taşıyan bu durumu bir daha düşünün derim... O ameliyat güzelleşesiniz diye değil.. Zaten güzelsiniz lan... Sizi güzel bulmayan zayıf olunca mı güzel bulacak...
Nedir ki bu güzellik...



Ölmeye değer mi?