“Bak patron iki seçeneğin var…
Ya çıldırır, giysilerimi yırtar ve bağırırım…
Ya da sakin olursun!
Biliyor musun saki’n olacağım… Böylesi daha iyi…”
TEMAŞA
Bazı sabahlar koca bir gösteriye uyandığınızı düşündüğünüz
oluyor mu?
Yaşamın içinde biçilmiş rollerimizi oynarken birçoğumuz
kendimizden, yaşantımızdan, yaşantımızdakilerden, işimizden, eşimizden,
olmasından, olmamasından, sosyal hayatımızdan son derece şikâyetçiyiz… Aile,
okullar, uğraşlar, didinmeler… Ne için… Yaşarken bu dünyanın olanaklarından
daha fazla faydalanmak için “para kazanmaya” çalışmak için… Şanslı isen sıradan
isteklerinin ederini düşünmeden yaşayabiliyorsun… Şanslıysan olanakları olan
bir aile, ülkede doğmuş olabiliyorsun…
Bu sıradan cümleye biraz inanç katarsam bunlar şansla alakalı değil bu dünya
yolculuğunun sana biçilmiş şekliyle ilgili…
Bir yaşamı, bir duruşu bir anda değiştirmek mümkün mü?
Yani mecnun bir anda masalı bozarak kıyafetlerini yırtabilir
mi? El âleme rezil olup, temaşaya son verebilir mi? Sen kendinden sıyrılıp, tüm
bunları düşünmeden yaşayabilir misin?
İnsanları, konumları en önemlisi parayı boş verip sadece
kendin olabilir misin?
Zor değil mi?
Biraz şizofrenik midir bilmem ama ben ve ben tatlı tatlı
sohbet ederiz çoğu zaman… Bir yanım sıyrılıp gitmekten kendine ait olmaktan
yanadır diğer yanım hadi oradan faturalar der…
Sadece ben değilim bu… Bazen biriyle tevafuk eder yaşam…
Dök içini demek gelir içimden, bu sen değilsin… Sonra derim
ki hadsizlik etme bir insanı ailesi, arkadaşları ve kendi tanımıyor da sen mi
tanıyorsun… Hele de tanımadan… Dök içini
saki’n olma…
Kim açabilir ki insanın içerden kilitlediği kapılarını kendinden
başka…
Yaşamın sadık hizmetkârlarıyız neticede hepimiz… Her gün
yaptığımız şeyleri yaparız… Yine, yine ve yine…
Pazarda temaşadır ömrümüz…
Bazen sıra senin masalında olur, bazen bir başkasının
masalında…
İçinden neler geçiyor, gönlün neler istiyor… Konuş cevap ver…
İnsanın gözü bazen sadece hayallerini görür ve hayaller hayal kırıklıkları ile
doludur… Her gün birileri sorar nasılsın diye… Verdiğimiz cevapta sorulan soru
kadar otomatik ve durumu açıklamaktan uzaktır… Ne soru sizi sorar, ne de cevap
sizsinizdir…
İyisinizdir…
İyisinizdir…
Mesele dünyayı görünce kim olduğunu unutmamak, kendine
eziyet etmemek… Kendine bağladığın prangaları çıkarmak…
Kalbin sana yol gösterir… Ederi nedir altından bir kalbin…
Çalışmaz ki… En önemlisi her şeyi hiç için yok sayabilir misin? Her zaman
görevlerinizi hatırlatacak birileri vardır… Hiç kimse yapmasa siz yaparsınız
kendinize…
Sonuçta ne olacağı malum bu masalda, öyküyü masalcıdan başka
kimse bilmez… Ama yine de kendinden başka rakibinin olmadığı bu yol masalında
kendi birinciliğini kendin olmayan bir sen’e kaptırmak salaklıktır… İnsanı
ayakları yola çıkarır da, yola devam ettiren yüreğidir…
Taktığın o maske senin değil… At adımı dök içinde ne varsa…
Giyme sana yakışmayan kıyafetlerden üstüne… Kendin ol!
Bitsin bu Temaşa… Saygıyla eğiliyorum oyunun önünde…
Bildikleriyle değil… Yapabildikleriyle yaşayan herkese…