Kökeni
Kumuk Türklerine kadar dayanan, orjinali "it haplar, kerivan geçer"
olan çok güzel bir Türk atasözüdür. Yazılı kayıtlarda ilk kez 1600'lerin
başlarında Muhammed Seybani Han'in divan adlı eserinde yer almıştır.
Benim için
bu cümle hayatımın çok erken yaşlarında babamın kitaplığında bir kitap olarak
girdi hayatıma... Nazım Hikmet adıyla basılmış bir yayınıydı... (İlk basımı
1936'da babamın doğduğu yıl, Orhan Selim adıyladır)
Çok
küçüktüm okuduğumda... Her ne kadar kitaplığın bunları şimdi okuyamazsın diye
bir bölümü varsa da ben oradan kitap okumaya bayılırdım.. Bazılarını doğru
anlayabilmek için sonraları yetişkin kafamla bir daha okudum...
Yani bu
cümle tüm hayatım boyunca hep kulağımda olan bir cümledir...
Önceleri
"it çoğalsa da kervan yürüyor" sanıyordum anlamını... Sonra da
"it ulusa da kervan yürür" olduğunu öğrendim...
Sonra bazen
bu cümleyi şunun yerine koydum...
"bir
işin yapılmasını çekemeyenler yaygara koparsa da iş yolunda gider."
O nedenle
yaptıklarıma kim ne derse desin doğru bildiğim yolda ilerledim...
Ama gerçek
yaşama bakıldığında şöyle de bir gerçek vardır...
Diyelim
mahallenizde, sokağınızda hatta ortamınızda bazı tipler vardır. Siz kendi
başınıza yaşamak istersiniz, sevdiklerinizle parkta bahçede oynarsınız filan.
Sonra bu tipler gelir siz onların farkında bile olmazsınız, kaldırır size taş
filan atarlar. Şimdi bunu adamdan sayıp sen de taş atsan attığın taşa yazık.
Atmazsan
bunlar durmaz bir türlü. Durur durur bulaşır yağlı kara gibi. Gene taş atar. İt
gibi ürür ürür dururlar.
Yapılması
en doğru hareket kervanı devam ettirip bunları yok saymaktır.
İşte
zurnanın zart dediği yer burasıdır.
Bu itleri
yok saydın mı bu sefer toplar it sürüsünü dalaşmaya başlarlar bunlar...
Bozacının
şahidi şıracı hesabı birbirlerinin yalayıcılıklarını yaparak sürü sepet
saldırırlar.
Haa akıllı
insan napar... Bunları kaale almaz. Bırakır havlayan havlasın. Çemkiren
çemkirsin.
Ehh itin
ağzı torba değil ki büzesin. Eğer illa havlayacaksa susturamazsın.
Bu saatten
sonra it'çe öğrenecek değilsin.
Doğrusu sen
yoluna devam eder gidersin. Hani doğru söze ne denir.
Kervanı
yürütmek adına...
İtin
değilse bile sahibinin hatırına...
"İte
dalaşmaktansa, çalıya dolaşmayı" yeğlersin.
Ancak ve
lakin haddini aşıp insanların sinirleriyle oynamak çok da doğru değildir...
Kervanı
götüren insanın sonunda sıkılırsa, maazallah canına tak ederse, ay bana bişi mi
olur, ay etrafa rezil olur muyum, bu it benim etimi kapar mı demez?
Canına tak
edilen kervancı hesabını gayet efendice uygular. Kervancıyı çok da zorlamamak
lazım...
İşte o
nedenle...
Yine de
varsa bir imkan kendi çıkarını düşünmeyip, adam sendecilik yapmayıp, bana
dokunmayan yılan bin yaşasın demeyip ulumasına izin vermemek lazım... Kendi
kervanını yürütmek için it'le aynı hamamda yıkanmamak lazım...
"yiğit
ölür san yürür
dalda su
damarda kan yürür
inandığın
yolda engel tanıma
it ürür
kervan yürür"